TOHUM VATANDIR
TOPRAĞA DÖNMEK, GELECEĞE SAHİP ÇIKMAKTIR
"Bir milleti yok etmek isterseniz, toprağını unutturun. Tohumunu kaybeden, özgürlüğünü de kaybeder.
Şimdi yeniden diriliş zamanı:
Yerli tohum, millî tarım, bağımsız bir gelecek!"
TOHUM: TOPRAĞIN MİRASI,GELECEĞİN NEFESİ
Bir zamanlar medeniyetleri doyuran bu topraklar şimdi suskun. Tohumunu unutan, hafızasını; çiftçisine sırtını dönen, geleceğini kaybeder. Bu, bir tarım yazısı değil, bir memleketin varoluş manifestosudur. Sessiz bir feryadı, büyük bir dirilişe dönüştürme çağrısıdır.
Gıda egemenliği, yerli tohum, çiftçiye destek, organik üretim ve insanlık için faydalı doğal ürünlerin üretimi gibi hayati meseleleri mutlaka millileştirmeliyiz.
BAŞLIKSIZ BİR GELECEK: TARIM YOKSA,VATAN DA YOK
“Toprağını kaybeden, yarınını da kaybeder.”
TARIM BİR MİLLÎ GÜVENLİK MESELESİDİR.
· Yerli tohum, stratejik bir varlıktır.
· Tarım,millî egemenliğin temelidir.
· GDO’suz tohum, insan sağlığının ve gelecek nesillerin güvencesidir.
· Gıda üretimi, dışa bağımlılıktan kurtarılmadıkça gerçek bağımsızlıktan söz edilemez.
· Çiftçi,ülkenin yaşayan hafızası, geleceği inşa eden eli ve duasıdır.
TARIMIN AHLAKİ BOYUTU: “Toprağa İhanet” Kavramı
Tarımı ihmal etmek sadece ekonomik bir hata değil, ahlaki bir çöküştür.
“Toprağa sırt dönen,ona emanet edilmiş hayata da sırt dönmüştür.”
Bu yüzden her yanlış politikayla, her ihmal edilen çiftçiyle, her GDO’lu ithal tohumla aslında sadece kendi karnımızı değil, vicdanımızı da aç bırakıyoruz.
BİR YÜZLEŞME: KAYBETTİĞİMİZ CENNET
BİR ÇAĞRI: TOPRAĞIN FERYADINI DUYUN
Türkiye, bir zamanlar buğdayın altınla tartıldığı, değiş tokuş edildiği, bereketinadeta topraktan fışkırdığı bir rüya ülkesi, medeniyetlere ilham olan bir tarım cennetiydi.
Türkiye: Bir Tarım Cennetiydi... Hâlâ olabilir.
Bu bereketli topraklar; yüzlerce yıl boyunca kendi kendine yeten, hatta çevresine hayat taşıyan bir ülkenin kalbiydi.
Sofrasıyla komşusuna umut olan bir anayurttu ...
Bugün ise acı bir gerçekle yüz yüzeyiz:
Bugünse, ithal tohumla beslenen, Çiftçisi borç batağında, içinde, tarlası yorgun, sofrası endişeli bir ülke.
Toprağı kimyasallarla zehirlenen bir tablo ile karşı karşıyayız.
Bugünse kendi
çiftçisini görmezden gelen, yerli tohumunu dışa bağımlı hale getiren, toprağı
unutulmuş bir toplumla karşı karşıyayız.
Ama hâlâ geç değil.
Topraktan vazgeçersek, geleceğimizden vazgeçmiş oluruz.
Atalarımızın bize bıraktığı en kutsal miras olan toprağa ihanet ettik. Onu çorak bir endüstri arazisi, çiftçiyi ise modası geçmiş bir hatıra sandık.
Ancak unutmayalım:
Ama bu kader değil.
Toprağın feryadını duyanlar için hâlâ bir umut var.
Çünkü toprak, sadece,yalnızca ayaklarımızın altındaki çamur değil, atalarımızın bize bıraktığı son nefesi, çocuklarımızın ilk lokmasıdır.
Onu kaybedersek, her şeyi kaybederiz.
STRATEJİK MESELE:
TARIM NEDEN MİLLÎ BİR GÜVENLİK SORUNUDUR?
NEDEN TARIM BİR VAROLUŞ MESELESİDİR?
Bu mesele, yalnızca ne yediğimizle ilgili değildir.
Bu, kim olduğumuz ve kim olacağımızla ilgilidir.
(Bilgi Notu: Dünyanın gıda ihtiyacının büyük bir kısmını hâlâ küçük ve yerel çiftçiler karşılıyor. Hindistan'da Vandana Shiva gibi öncüler, yerli tohum direnişiyle dünyaya ilham olurken,İsrail gibi su fakiri ülkeler dahi teknolojiyle çölü vaha'ya çevirebiliyor. Bizim eksiğimiz toprak değil, iradedir.)
(Ek Bilgi: FAO verilerine göre,dünya nüfusunun %80'i gıda ihtiyacını yerel tohumlarla karşılıyor. Biz neden yapamayalım?)
"GIDA OKURYAZARLIĞI" SEFERBERLİĞİ
Bugünün insanı artık
kalori değil bilinç tüketiyor.
Ama çoğumuz soframızdaki gıdanın kimliğini bilmiyoruz.
Yeni öneri:
“Gıda Okuryazarlığı Seferberliği” başlatılmalı.
Okullarda, mahallelerde, camilerde, sosyal medyada:
“Bu gıda nereden geldi?”
“Bu ürün hangi topraktan, hangi çiftçiden,hangi değerden doğdu?”
Soruları sorulmalı, halk bu konuda bilinçlenmelidir.
ACİL EYLEM PLANI: MİLLÎ TARIM SEFERBERLİĞİ
DİRİLİŞ PLANI:
Bu bir sondan başlangıçtır.
Ne Yapılmalı? Neyi Unutmamalı?
İşte üç temel adımda toprağa dönüş reçetemiz:
1.TOHUMUN RÖNESANSI: Köklerimize Dönüş
TOHUMUN İSYANI: YERLİ VE ORGANİK DEVRİM
Devlet, yerli tarım ve tohum için tüm imkânlarını seferber etmelidir.
2. ÇİFTÇİNİN YÜKSELİŞİ: Destek,Minnet Değil, Adalet
Çiftçi her yönüyle desteklenmelidir.
Çiftçinin ürününü değerinde satmasını sağlayan, aracıyı ortadan kaldıran güçlü ve modern kooperatifler devlet tarafından desteklenmelidir.
3. TOPLUMSAL UYANIŞ: Tohum Bilincini Yeşertmek
TOPYEKÛN SEFERBERLİK: TÜRKİYE TARIM ORDUSU
Tarımda reel destek anlayışı esas alınmalıdır.
TARIM VE ADALET: Toprağı Olmayanın Geleceği de Olmaz
Bugün milyonlarca gencin, dar gelirlinin tarıma dönme iradesi var ama toprağı yok.
Yeni öneri:
“Herkese 1 Dönüm Toprak” projesi
Devlet boş arazileri tarım için kiralayıp, gençlere çok düşük bedelle tahsis
edebilir.
Kooperatif destekli üretimle hem gıda güvenliği hem sosyal adalet sağlanır.
GIDA: SADECE EKMEK DEĞİL, GELECEKTİR.
En kaliteli, en sağlıklı, en faydalı ürünleri üretmek bizim elimizde.
Yerli
ve organik üretim bir lüks değil, bir zorunluluktur.
Gıda egemenliği, insanlık onurunun savunulmasıdır.
TARIM VE RUH SAĞLIĞI BAĞLANTISI
Modern şehir hayatı insanı sadece gıdasız değil, ruhsuz da bırakıyor.
Tarımı sadece karın doyurma aracı değil, şifa ve huzur aracı olarak da yeniden ele almalıyız.
Yeni öneri:
“Tarım Terapisi” merkezleri kurulmalı.
Ruhsal bozuklukların tedavisinde hobi bahçeleri, şehir bostanları, toprak
temelli rehabilitasyon uygulanmalı.
“Şehirli hasta, kırsalda iyileşir” fikri yaygınlaştırılmalı.
UYARI: GIDAYI KAYBEDEN HER ŞEYİ KAYBEDER.
İthal tohumla doyamazsın.
Çok özel durumlar ve
ihtiyaçlar hariç İthal tohum yasaklanmalı.
Dışarıdan gelen gıdayla özgür olamazsın.
Tarlasını terk eden, toprağını kaybeden bir millet; zamanla ruhunu da yitirir.
ÇÖZÜM: MİLLÎ TARIM, MİLLÎ İRADE, MİLLÎ EMANET.
Bugün yeniden toprağa dönmek;
Yalnızca çiftçiyi
değil, çocuklarımızı da kurtarmaktır.
Yerli tarım, yerli emek, yerli gıda:
Bu ülkenin yarınları için en büyük yatırımdır.
TARIM ANAYASASI TEKLİFİ
Tarımın geleceği günlük politikalarla değil, anayasal güvenceyle korunmalı.
“Toprak; sermaye değil, varoluş kaynağıdır. Tohum; piyasa değil, hayat meselesidir.”
Yeni öneri:
“Tarım Anayasası” teklifi hazırlanmalı:
UMUT: BİR TOHUMUN MANİFESTOSU
"Ben bir buğday tanesiyim. Anadolu’nun kalbinde binlerce yıldır uyuyan bir mucizeyim. Binlerce yıldır filizlenirim Beni unuttuğunda, açlığını ithal buğdayla, gemilerle giderirsin. Ama bil ki, o ekmek seni doyurur, doyurmaz fakat asla özgür kılmaz. Köle eder. Beni yeniden o kutsal toprakla döktüğünde,buluşturduğunda ise, sadece karnını, mideni değil, ruhunu ve istikbalini de doyuracağım."
YERLİ TOHUMUN DİJİTAL KİMLİĞİ (Tohum-Pasaport Sistemi)
Her yerli tohumun bir biyolojik
kimliği, bir hikâyesi vardır.
O tohum, sadece ürün değil, bir coğrafyanın ve kültürün çocuğudur.
Yeni öneri:
Her yerli tohum için dijital pasaportsistemi kurulmalı.
QR kodlu etiketlerle, o ürünün:
Bu şeffaflık hem güveni hem de yerli üreticiye saygıyı artırır.
TARIMIN FELSEFESİ: Üretmek, Bir Dua Gibi
“Tarımdan uzaklaşan,dua etmeyi unutur.”
Bu bakış açısı okullara, şehir planlamalarına, medya diline, kamuoyuna işlenmeli. Çünkü bu sadece karın doyurma değil, anlam üretme meselesidir.
SON ÇAĞRI: BU, BİR DİRİLİŞTİR!
Bu, herhangi bir siyasi görüşün veya grubun değil, bu topraklara ait hisseden herkesin ortak meselesidir.
Tarih bizi yargılayacak: "Onlar ki, kendilerine cennet bahşedilmişken, çocuklarına beton ve borç bıraktılar" mı diyecek?
Yoksa "Onlar ki, tam her şey bitti derken toprağa döndüler ve küllerinden bir medeniyet yeşerttiler"mi diyecek?
Betondan kuleler inşa
edenler değil, toprağa eğilenler kurtaracak bu dünyayı.
Çünkü asıl kahraman, sabah ezanıyla tarlasına yürüyen, susuzluktan önce duaya
sarılan, bir avuç tohumla koca bir ümidi taşıyan çiftçidir.
O kahramanı alkışlamazsak, bir gün hep birlikte kıtlığa susarız.
Karar bizim.
Şimdi ellerimizi kirletme zamanı.
Tohumu avucumuza,umudu kalbimize alıp toprağa dönme zamanı.
Çünkü unutma, tarım varsa hayat var.
Tarım varsa, Türkiye var!
Bu Viral Hareket Çağrısını
Etiketleriyle sosyal medyada paylaşalım.
Her bir paylaşımı, dikeceğimiz bir fidanla veya alacağımız bir yerli ürünle taçlandıralım.
Sessiz bir çoğunluğun gür sesi olalım!
Bu bir çağrıdır.
Bir haykırış, bir farkındalık, bir diriliş hamlesidir.
Herkes duymalı:
Tarım, sadece köylünün meselesi değil,
Milletin meselesidir.
Tarlaya sahip çıkmak;
Vatana, bayrağa,geleceğe sahip çıkmaktır.
- Toprak ana bize sesleniyor:
"Dön evladım,hasret kaldım ellerine!"
- Çocuklarımız bize soracak:
"Siz bize beton bıraktınız, peki ekmek nerede?"
- Tarih bizi yargılayacak:
"Tohumunu satan,vatanını da satar."
Hazırsanız…
Toprağa yeniden umut ekelim.
Çünkü umut da bu topraklar gibi,
Ne kadar derine ekilirse…
O kadar sağlam kök salar.
Hadi, toprağa dokunalım.
Tohum avucumuzda, umut gözlerimizde…
Çünkü
"tarım varsa,Türkiye var!"
Unutmayın ki,
Önyargısız,samimi bir yürekle sorgularsanız…
Gerçek size hikmet olarak sunulur.
erolyazıcı / ABBEYT ♥️
22.07.2025, salı
Siz ne düşünüyorsunuz?
Fikrinizi
bizimle paylaşın,
Yorumlarınız başka gönüllere ışık olsun.
Bu yolculukta sizlere rehberlik edecek olan, kalbinizin sesi ve aklınızın ışığıdır.
Yorumlarınızı aşağıya bekliyoruz.
Teşekkürler, sevgiler,saygılar…