TÜRKİYE'NİN YÜZLEŞME VAKTİ
Çöküşün Kökleri ve Dirilişin Şifresi
Toplumsal gerçeklerle yüzleşmeye,
Harekete geçmeye
Ve dirilişe çağrı
GERÇEKLE YÜZLEŞMEZSEK, GELECEĞİ KAYBEDERİZ
Yüzleşmeden
düzelme olmaz.
“Gerçeklerle yüzleşmeden iyileşemeyiz.”
Gerçeklerle yüzleşelim – Aydınlık, gerçeğin ardında…
Bugün sokaklarımızda, ekranlarımızda, kurumlarımızda görülen tablo:
ÇÖKÜŞÜN KAYNAKLARI, HARİTASI: DERİNDEKİ YARA
Her şeyin
temelinde şu yatıyor:
Kuralsızlığın kural hâline gelmesi.
Bir ülke düşünün, hayal edin:
· Fabrikaları değil, kumarhaneleri büyüyor.
· Fabrikaları sessiz, kumarhaneleri şenlikli
· Tarlaları değil, beton yığınlarını suluyor.
· Tohum ekilmiyor, beton dökülüyor
· Bilim kütüphanelerde tozlanıyor, itaat kürsülerde alkışlanıyor
· Bilimi değil, boyun eğmeyi ödüllendiriyor.
· Adaletin yerini kayırma,
· Emeğin yerini rant,
· Bilginin yerini ezber alıyor.
Bir toplum hayal edin:
Bir toplum, adalet hissini yitirdiğinde:
• Ne kanun işler
• Ne kurum ayakta kalır
• Ne de gelecek kurulur
• Vicdanın sustuğu,
• Haksızlığın alışkanlık hâline geldiği,
• Çocukların şiddeti ekrandan, cezasızlığı sokaktan öğrendiği bir düzende
yaşıyor.
İşte bu, bizim
gerçekliğimiz.
Ve artık yüzleşme vakti geldi.
SORUNUMUZ NE?
SORUNUN KÖKENİ – Bizi Bu Hâle Ne Getirdi?
Neden buradayız?
Sosyal yaşamda:
Çöküş Zinciri:
· Adaletsizlik → Güvensizlik → Çöküş → Kaos
· Hukukun üstünlüğü değil, güçlülerin hukuku
· Adaletsizliğin ve kayırmacılığın artması.
· Sokakta adalet değil, kaygı dolaşıyor
· Toplumda adalet hissi kaybolmuş; güven duygusu zedelenmiş
· Hukuksuzluk aleni, cezasızlık kalıcı.
· Cezasızlığın normalleşmesi
· Rant odaklı ekonomi → Üretimsiz toplum
· Rüşvet, torpil, liyakatsizlik üçgeni → Sistem
· Rüşvet, sistemin yağı olmuş; çark onunla dönüyor
· Ekonomik sistemin rant ve borçla ayakta kalması
· Hırsızlık, küçük büyük her kademede neredeyse alışkanlık haline gelmiş.
· Liyakatsizlik kurumların ciğerini söküyor
· Kurumlarımızda liyakat değil, akrabalıksorgulanıyor.
· Cehalet, sistemli bir şekilde yayılmış; çünkü düşünen bireyden korkulmuş.
· Eğitimde ezbercilik → Sorgusuz nesiller
· Eğitim, bilgiyi ezberleten ama hayata dokunmayan kısır bir düzene dönüşmüş.
· Eğitim, çağın çok gerisinde, kuru bilgi ezberine dayalı.
· Eğitimsizlikle gelen itaatsizlik değil, kör itaate dönüş
· Değersizleşen eğitim ve toplum mimarları (öğretmenler)
· Yoksulluk bireyin iradesini teslim almış insan emeği kıymetsizleşmiş.
· Yoksulluk, bireyin iradesini teslim almış,
· Rant ve kayırmacılık, çalışmanın ve liyakatin önüne geçmiş.Kayırmacılık, adaletin ipini çekiyor.
· Toplumda dayanışmanın yok olması.
· Üretimin zayıflaması.
· Fiat ve vergilerin artması.
· Gençlerimize umut değil, torpilanlatılıyor.
· Umutların kırılması, güvensizlik ve karamsarlığın hâkim olması,
· Kuralsız büyüme / plansız kentleşme
· Göçün hızlanması
· Önce yağma yapılıyor, sonra plan yapılıyor,
NEREYE GİDİYORUZ?
Türkiye, köklü
bir geçmişe sahip, genç ve dinamik bir ülke.
Ancak bugün, derin bir yol ayrımındayız.
Toplum olarak geldiğimiz nokta sadece ekonomik sıkıntılarla değil,
Aynı zamanda güven erozyonu,
Ahlaki yozlaşma
Ve sistemsizlik bataklığıyla da karakterize ediliyor.
Unutmayalım ki, sadece sistem değil, zihinler de kirlenmiş durumda.
Bugün
sokaklarımızda sadece toz değil, adaletsizlik dolaşıyor.
Her köşe başında bir hırsızlık hikayesi,
Her makamda bir torpil fısıltısı,
Her kurumda bir kayırma gölgesi var…
Yolsuzluk
normalleşti.
Rüşvet sistemin yağı, balı oldu.
Vicdanlar sustu.
Ceza kavramı içi boş bir kelimeye dönüştü.
Ekranlardan arsızlık,
Sokaklardan cezasızlık öğrenen bir nesil yetişiyor.
Bu zehirli düzen çocukları değil,
toplumun kendisini içten içe kemiriyor.
Bu düzensizlik
hâli, bizi
“dünyanın en güvenli ve derli toplu ülkesi olma” idealinden her geçen
gün uzaklaştırıyor.
Bu nedenle
önce nereye gittiğimizi anlamalı,
ardından bu gidişatı durdurmak için cesurca yüzleşmeliyiz.
Bizi bu Hâle Ne Getirdi?
BU HÂLİN SEBEBİ NEDİR? NEDEN BÖYLEYİZ?
Hiçbir çürüme bir anda başlamaz.
Bugün karşı
karşıya olduğumuz bu büyük çöküş,
yılların ihmaliyle, yanlış politikalarla ve değerler aşınmasıyla yoğruldu.
Köklerini
derinlere salmış zehirli bir ağaç gibi,
toplumsal bünyemizi sarıyor.
“Güçlü olmak için sadece tank değil, terbiye de gerekir.”
DÜZELMEK İÇİN: 3 KÖKLÜ DEVRİM
1. ADALETİN YENİDEN İNŞASI
Çözüm:
· Rüşvete sıfır tolerans.
· Rüşvet→ Servete, mal varlığına el koyma + ömür boyu kamu yasağı.
· Yargıda→ Liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik.
· Cezalar öğütme değil, caydırma için olsun.
EĞİTİM NEDEN ÇÖKTÜ?
2. EĞİTİMİN DİRİLİŞİ
· Öğretmen itibar kaybetti; öğrenci yönsüzleştirildi.
3. ÜRETİMİN İNŞASI, YÜKSELİŞİ
Ekonomi Niye Bu Halde?
· Tarım millî mesele: Yerli tohum, yerli emek
· Tarım: Çiftçi desteklensin, yerli tohum milli güvenlik meselesi.
· Sanayi yerli: Yerli üretim "kutsal", ithalat "son çare".
· Vergi sistemi adil: Zenginden fazla, fakirden az al
· Vergi sistemi adaletsiz: yoksuldan alıp zengine veriyor.
· Vergi: Küçük esnaf rahatlasın, büyük sermaye gerçek vergi versin.
· Üreten yok oluyor, borçlanan yükseliyor.
· Emek sömürülüyor, rant ödüllendiriliyor
· Çiftçi toprak satıyor, AVM’ler göğe yükseliyor
· Tüketim üretimin önüne geçti.
· Borç, emekten önemli hale geldi.
· Emekçi 14 bin lira, rantiyeler milyonlarla dans ediyor.
BİREYSEL HAREKETE ÇAĞRI:
SİZ NE YAPABİLİRSİNİZ?
HERKES BİR KIVILCIM OLABİLİR
• Birey: “Torpil istemem,torpil yapmam” de
• Torpile direnen birey ol
• Aile: Çocuğuna dürüstlüğün gücünü öğret
• Çocuğuna doğrulukla başarının da
mümkün olduğunu göster
• Toplum: Yolsuzluğa sessiz kalanla masaya oturma
• İşsiz kaldığında yolsuzluğa
sığınma
• Gençlik: “Bana fırsat verin, dünyayı değiştireyim” diye haykır
• Gençliğini sadece umutla değil,eylemle taçlandır
İşin özü:
YENİDEN DOĞUŞ BİR SEÇİMDİR
YENİDEN DOĞUŞ MÜMKÜN
Bu ülke; şu topraklar…
Karanlıktan
yakınanlar değil, mum yakanlar öncü olacak.
Unutma:
"Diriliş, bir mucize değil, tercihtir."
Bugün konuşmayı seçenler,
Bugün konuşanlar, yarın değişimin öncüleridir.
“Türkiye’yi ayağa kaldıranlar” olarak anılacaklar.
Bu acı gerçeklerle yüzleşmeden,
Türkiye’nin
üzerindeki bu kara bulutları dağıtamayız.
Aydınlık, ancak gerçeğin ardında gizlidir.
“Bir devlette zulüm yayılırsa,
Haksızlık,hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hâle gelirse,
İşitenler de ‘neme lazım’ deyip uzaklaşırsa;
Sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse…
Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse,
Fakirlerin,muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar,
Bunu da taşlardan başkası işitmezse...
Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır.
Halkın güven ve itimadı sarsılır.
Asayişe itaat hissi kaybolur.
Halkın
umutları yok olur.
Böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hâle gelir.”
“Güneş,batışından değil, doğuşundan tanınır.”
Unutmayın ki,
Önyargısız,samimi bir yürekle sorgularsanız…
Gerçek size hikmet olarak sunulur.
erolyazıcı / ABBEYT ♥️
12.07.2025, cumartesi
Siz ne düşünüyorsunuz?
Fikrinizi
bizimle paylaşın,
Yorumlarınız başka gönüllere ışık olsun.
Bu yolculukta sizlere rehberlik edecek olan,
Kalbinizin sesi ve aklınızın ışığıdır.
Yorumlarınızı aşağıya bekliyoruz.
Teşekkürler,sevgiler, saygılar…