TAKDİR VE TEŞEKKÜRÜ HAK ETTİN DİYANET! – 2

TAKDİR VE TEŞEKKÜRÜ HAK ETTİN DİYANET! - 2

 

Mensûbu olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin İslâm dînine ve İslâm’ın “her türlü maddî ve mânevî işâret taşları ile şiarlarına” diş bilediği ve âdetâ “bin yıl sürecek (!) savaşlar" açtığı zamanlarda bile Diyanet İşleri Başkanlığı:

 

     *Bildiğimiz ya da bilmediğimiz birçok baskıya direnmiştir.

 

     *İslâm’ın ana kaynağı olan Kitap, Sünnet, Kıyâs-ı Fukahâ ve İcmâ-ı Ümmet’e Ehl-i Sünnet çizgisinde  ısrarla sâdık kalmıştır.

 

     *Îmân esâsı olarak kelime-i tevhîdi ve şehâdeti, Allah katında İslâm’dan başka dînin din olarak dikkate alınmayacağı ve Müslümandan başkasının ebedî cehennemlik kâfir olduğu husûsunu dâimâ haykırmıştır.

 

     *Başörtüsüne ve mîrâsın İslâm’a göre paylaştırılmasının gerekliliğine, .. dâimâ farz demiştir.

 

     *”Millî” sıfatı yakıştırılan ve yapıştırılanlar ile “medeniyet” sembolü sayılanlar dâhil her türlü içki,  kumar, fâiz, zînâ ve eşcinselliğin aslına ve bunlara yaklaştıranlara; üretim,  faaliyet ve pazarlamasına imkân sağlamaya dâimâ haram demiştir.

     İşin en ilginci, en sofi Müslümanların bile rağbet ettiği sigaraya bile haram deme cesâretini de göstermiştir.

 

Bu bağlamda:

 

    *Diyanet TV, Diyanet Radyo, Diyanet Çocuk dergisi, yurt içi ve dışındaki çeşitli etkinlikler ile irşâda devâm etmektedir.

 

    *Diyanet İşleri Başkanı, yurt içi ve dışında katıldığı programlar ile verdiği vaaz ve hutbelerde; sarık, cübbe ve elinde kılıçla “yıkılmadık ayaktayız ve biz hâlâ buradayız!” şeklinde açık ve subliminal mesajlar vermektedir.

 

    *Yakın zamanlarda yayınlanan ve “Diyanet söyleyemez! denilen: Mîras paylaşımı, içki ve kumar, fıtrat, âile,  zînâ, eşcinsellik, mahremiyet, vakıf mallarını yeme, .. gibi konularda; yıllardır yolları dört gözle beklenen, “Kitâb’ın tam ortasından konuşan” ve “hasmın; ahlâksızlık ve hayâsızlığı sevecen, olağan, mûteber,  makbul ve kabûl edilebilir hâle getirmek için kullandığı kavramların bir kurşun gibi alnının ortasına çakan ve onları paçavraya çeviren” muhteşem vaazlar ve hutbeler îrâd etmiştir.

 

    *Bütün bu vaazlar, hutbeler ile yurt içi ve dışında düzenlenen etkinlikler: Bütün Müslümanların mes’ut, mesrûr  ve bahtiyâr olmasını sağlar, yüreğini ferahlatır ve soğuturken;  bil’umûm İslâm düşmanlarının ve “kulu  Allâh’a götürecek yolda konaklama, ulaşım ve lojistik hizmeti” verme konusunda Diyanet’i kendisine rakip gören firmaların evlerine ateşler salmış, yüreklerini kanatmış, iç kanama geçirmelerine ve kudurmalarına neden olmuştur.

 

    *“Sen ölücüsün, ölücü kal!” dercesine “sâdece  ölü yîkayıcı ve ölü gömücü kalması” istenen Diyanet, Diyanet İşleri Başkanı ve diğer Diyanet mensupları; “kalbi temiz ama ârızalı kafa ve niyet sâhibi bil’umum muârızlar” ile “Diyanet’in eksiklerini silâh ve mühimmât olarak kullanan ve bu silâh ve mühimmatları bir bir ellerinden alınan rakip firmalar”ın hedefi hâline gelmeye başlamıştır.

 

 

Düşman ve rakiplerin attığı okların ve salladığı yumrukların yönüne baktığımızda, Diyanet’in doğru yolda olduğu açık bir şekilde görülmektedir.

 

Bütün bu gayretine rağmen, Diyanet; “Peygamberden,  sahâbeden ve tâbiînden bile daha Müslüman ve onların akıl edemediğini bile akıl eden” mü’min ve müttakî kardeşlerimiz tarafından:

 

      *İnsaf ve vicdâna sığmayacak şekilde ağır suçlamalara mâruz kalmış, hiçbir şekilde beğenilmemiş ve takdîr edilmemiştir.

 

    *”Lâik=kâfir T.C.”nin bir kuruluşu olarak ve Devletin müsâade ettiği kadar konuşabilen “esir, sığıntı ve çakma” bir teşkilât olarak görülmüştür.

 

Ancak, en sonunda: Diyanet’i adam yerine koymayan ve beğenmeyen sevgili mü’min ve müttakî kardeşlerimizin BÜTÜN TAKVÂLARINA VE SEYR-İ SÜLÜKLERİNE RAĞMEN “başlarını bağladıkları ve irâdelerini teslîm ettikleri efendiler”in kimin malı olduğu, ne kadar acımasız olduğu (FETÖ, SETÖ, SÜTÖ ve diğerleri) ve “post ve mîras paylaşımı”nda nasıl da birbirine düştükleri herkes tarafından görülmüştür.

 

Bu yıl, bütün kamu kurumları “âile yılı” kapsamında faaliyetler düzenlemektedir.

 

Diyanet de bu kapsamda birtakım faaliyetler plânlamış olup yazılı ve görsel nitelikteki her türlü medya plâtformunda:

 

    *“Erkeği tevâzû, nezâket, insaf ve merhamete;  kadını sabır, kanâat, nezâket, ülfet ve sadâkate motive eden” konulara ağırlık vermelidir.

 

    *Aşağıdaki konularda ağırlıklı şekilde vaaz ve hutbelerde yer verilmesi, broşür ve kitapçık dağıtılması çok yerinde olacaktır:

              -Îman esasları

              -Küfre götüren sözler

              -Pagan ritüel, sembol ve inançlar

              -Hurâfe ve bid’atler

             -Evlenme ve boşanma hukûku

             -Cinsellik ve cinsel kimlik

             -Mîras hukûku

 

Kitâb’ın ortasından konuşan vaaz ve hutbeler için tekrar tebrik, takdir ve teşekkür ederken son olarak bir konuyu hatırlatmak fayda bulunmaktadır:

 

Câmî bahçesinden içeri girmek, orasını burasını imâma elletmek, imam ve cemâat ile yüz göz olmak istemeyip boylu boyunca herhangi bir çukura atılmak ve en harlısından ateşte bir güzel yakılıp kül olarak savrulmak isteyen vatandaşlarımız bulunmaktadır.

 

Türkiye’de gurbet hayâtı yaşayanbu sevgili vatandaşlarımızın hatırlarının kırılmaması ve gönüllerinin hoş edilmesi çok güzel ve yerinde bir davranış olacaktır.

 

Ayrıca, bu vatandaşların cenâzelerinin câmî ve cemâate yük edilmemesi; kâfir ve zındıklar ile “kozları ellerinden alınan  rakip firmalar”ı kudurtmaya devâm etse de samîmî Müslümanların gönlünü ferahlatmış olacaktır.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Diyanet İşleri Başkanımızın bu konuyu da YAKIN ZAMANDA mutlakâ ele alacağı ve gereğini yapacağına olan inancımız tamdır.


****


NOTLAR:

     *Nasîp olursa; 2025 yılı Eylül ayında,  1 adet şiir ve 1 adet makâle serisi olmak üzere  2 adet kitap yayınlanması plânlanmaktadır.

   

     *"Sanat, Hak ve halk içindir!" düstûruyla yazmaya çalıştığım yazı ve şiirlerime yorum yapmak sûretiyle sağladığınız katkı vesîlesiyle çok teşekkür ederim!


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Abdulmuttalip ARSLAN 15 Mayıs 2025 15:03

    İSTİKBALDE EN GÜR SEDA İSLAMIN SEDASI OLACAKTIR. ANCAK SALİH İŞ YAPANLAR KURTULUŞA ERECEKTİR.

  • Necmi Çelik 15 Mayıs 2025 14:48

    Diyanet bile kendisini bu kadar savunamazdı. Ben senin kadar iyimser değilim.

  • Halil Kalemci 15 Mayıs 2025 14:05

    İlâvemiz olacak : Tesettür ile makyajın, kokunun bir olamayacağı, haram olduğu "aile yılı" tebliğlerinden olmalıdır. Toplumda kendi eşleri de böyle oldukları için bu konulara girmiyorlar endişesi var.