SÖZÜN ÖZÜ (KAVRAMSAL EMPATİ (2))

                                  KAVRAMSAL EMPATİ (2)

28 Şubat kararlarından;

 Madde 3.(c) “Türkiye'de lâikliğin sadece rejimin değil, aynı zamanda demokrasinin ve toplum huzurunun da teminatı ve bir yaşam tarzı olduğu” denilmiştir. Oysa lâiklik, sadece rejimin,  demokrasinin ve toplum huzurunun teminatı olup, insanın yaşam tarzı değil, devlet erkinin insanları arasındaki sınırı ifade eder. 

Madde 3.(d) “Devletin yapısal özünü oluşturan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri anlayışından vazgeçilemeyeceği, yasalar göz ardı edilerek yapılan çağ dışı uygulamaların takipsiz kalmasının hukuku”n üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı hususlarında görüş birliğine varılmıştır” denilmiştir.  Laiklik; din ve dünya işlerini birbirinden ayırmak, toplumu din kuralları ile değil, meclislerin düzenlediği yasalarla yönetmek, dini duyguları, inancı ve ibadeti, halkın özgür vicdanına bırakmak” olduğuna göre; Laiklik, toplum içinde yaşayan farklı dinden ve/veya dinsiz insanların bir arada önyargısız yaşamasının teminatıdır denilebilir.

- Din kurallarının “çağ dışı uygulamaların takipsiz kalmasının hukuku”n üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı hususlarında görüş birliğine varılmıştır” ifadesi ise; beşeri yasaların din kurallarından üstün olduğu gibi bir algı oluşturma çabası; kendisini bir dine mensup olduğu şeklinde ifade eden kişi/kişilerce oluşturulduğu da düşünüldüğünde ideolojik saplantı ve/veya düşünme engelli insanların işidir diyebiliriz. O halde; bu bildiriyi hazırlayanlar için;  kendilerine ezberletilenler dışında neyi ne için ve hangi amaca hizmet ettiğini düşünmekten aciz ve/veya kişisel menfaatleri ülke ve millet menfaatinden üstün tutan gayri milli, içinde bulunduğu dinin kurallarını beşeri kurallara göre çağ dışı görmek gibi gaflet içinde olan Putperest insanlar topluluğudur diyebiliriz.

28 Şubat kararı; “Madde 4- Bu görüş ve değerlendirmeler sonucunda;

4.(a)”Türkiye'de Şeriat hukukuna dayalı bir İslam Cumhuriyeti kurmayı amaçlayan aşırı dinci grupların, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimize karşı oluşturdukları çok yönlü tehdidin önlenmesi amacıyla; EK-A'daki tedbirlerin kısa, orta ve uzun vade içerisinde alınmasının Bakanlar Kurulu'na bildirilmesine,” denilmiştir.

            Böyle bir tehdit var mıydı, böyle bir tehdit üreterek siyaset kurumuna yani millet iradesine ayar verilmek mi isteniyordu sorularına bugünden (2024 yılı)  geriye doğru baktığımızda millet iradesine ayar vermek amacına yönelik tehdit üretilmiş, kirli ideolojik amaçlarına milletin dini duyguları alet edilmiştir diyebiliriz. Çünkü; bu tehdidin üretilmiş olduğu 28 Şubat 1997 yılında post modern darbe ile devrilen ve 2001 yılından beri yönetimi elinde bulunduran siyaset unsurlarının yönetsel davranışlarından anlaşılmaktadır.

Devam edecek

Etiketler : Kirli amaçlar
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.