Sıra sizde, Sayın Cumhurbaşkanım

Son on yıl boyunca Türkiye, devletin hareket sahasını kendi sınırlarının çok ötesine götürdü. Türk Silahlı Kuvvetleri ise Suriye, İrak, Libya, Afganistan, Dağlık Karabağ ve diğer bölgelerde görevler yapar. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Askeri-Sanayi Kompleksini geliştirmek için bayağı çaba göstermiştir. İlaveten, bölgedeki en kudretli güçlerden biri olan TSK NATO’nun en büyük ordularından biri kalıyor. Devletin sınırlarında terörle mücadele ile birlikte Türkiye’nin artan hırsları, Ortadoğu’daki başka tarafların beklenen hoşnutluğun nedeni oldu. Türkiye hükümetinin Suriye’de sürdürdüğü politikasından en fazla memnun olmayan taraf Amerika Birleşik Devletleri.

Ankara’nın Moskova’dan S-400 hava savunma sistemlerinin satın alma kararı, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri bozma konusunda katalizör oldu. Beyaz Saray’ın tepkisi çıkıverdi: Türkiye’ye ekonomik yaptırımları uygulanırken TC, ABD yapımı jet savaş uçakları elde edemedi. Maalesef, bu sadece buzdağının görünen kısmıymış. Erdoğan ise, ABD hükümetini Türkiye’de terör örgütleri olarak kabul edilen PKK/PYG’e silah sevkiyatlarıyla defaten suçladı.

Türk medyalarında Washington’un siyaseti daha fazla tehdit olarak algılanır. ABD’nin Suriye ve Yunanistan’daki gücünün artırılması bunu doğruluyor. Daha şaşırtıcı ki, Türk hükümetine yakın kişiler televizyona çıkarak Suriye’nin kuzey bölgelerinde Türkiye ABD ile çatışmanın olasılığını elemiyorlar. NATO’daki uyumsuzluktan uzun süredir bahsediyorlar ama bir çatışma olasılığı hakkındaki ifadelere gelince Ankara ve Washington arasındaki anlaşmasızlığın yepyeni ve çok tehlikeli bir seviyeye çıktığını farz edebiliriz.

Bunun yanısıra Türkiye’yi ABD ve Rusya ile karşılaştırmakla birlikte Suriye savaşının Türk askerlerinin şehit olmasının nedeni olduğu için TSK’nin Suriye’den çekilmesine ihtiyaç Türkiye’de kat kat fazla tartışılır.

 
 

Washington’la gerginliğin koşulları içinde Ankara, başka oyuncu olan Moskova yakınlaşmalıymış ancak yine de bu ilişkilerin geleceği belirsizdir. İlk önce Türkiye ve Rusya’nın Suriye krizinin çözümüne görüşleri tamamen farklı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 29 Eylül günü Soçi’de gerçekleşen görüşme merakla bekleniyordu. Fakat görüşmenin sonucunda detaylı açıklama yapılmadan Erdoğan, buluşmanın çok verimli olduğunu dile getirdi.

İki liderin mutabakata varıp anlaşmalarının baltalamasına ve diğer tarafların müdahalesine yol açmamak için resmi açıklama yapmaması olasıdır. Olabilir ki en yakın vadede etki alanların gözden geçirmesine şahitlik edebileceğiz. Bundan sonra her başka tarafın engellemediği takdirde hem Türkiye hem de Rusya en avantajlı konumu elde edebilir. Halihazırda her şey Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan’ın seçtiği politika ile bağlantılı. PKK/PYD destekleyen ABD ile ilişkilerde yeni dönemi beklemek mi ya da Esed rejiminin lobicisi olan Rusya ile ortak noktaları bulmak mı gerekir? Dünya bekliyor. Sıra sizde, Sayın Cumhurbaşkanım.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.