ŞİİR, ERKEĞE HAK AMA KADINA YASAKTIR! ( 2 )

 

Nerde kalmıştık, ne diyorduk?

 

Tamam, hatırladım:

 

Aslında: Psikologların eline geçen “çocukluğuna indiğinde hemen teşhis koyabileceği” en nadir malzemelerden olan; her türlü teori, teorem, kural ve kuramı tersyüz ettiği için akademisyenlerin en ilginç tez konusu olan şairden bahsediyorduk!

 

Bir de şairin, “bilinçaltındaki fırında pişmek” ya da “bilinçaltındaki mahzenden/hapishaneden kurtulmak” suretiyle; semptomlarını bazen açıktan ve bazen dolambaçlı yoldan “ışık, ikram, hediye; nida, çığlık, feryat, ikaz” şeklinde kelime, mısra ve kıtalarda “en olgun ve tutarlı” ya da “en psikiyatrik davranış ve patolojik vak’a” olarak kendini gösterdiği yer olan şiirden bahsediyorduk!

 

Kim bilir, belki de erkeklerde şairlik mairlik falan yoktur da kadın; şiir yazmaya lâyık, çözücü, eritici ve şekil verici bir varlıktır.

 

Muhtemelen kadınlar bu nitelikleri nedeniyle; erkeklerin gönlünün kilidini kolayca açıyor, kalbinin düğmelerini çözüyor, buz gibi ruhunu eritiyor ve artık kıvama gelen erkeklerden mükemmel bir şair imal ediyor!

 

Bir kadın şiir yazmıyorsa ve yazamaz hâle geliyorsa; belki de erkekler şiir yazmaya değmeyen, ilham vermeyen, ruhu sıkan, katılaştıran ve donduran bir varlıktır.

 

Muhtemelen erkekler bu nitelikleri nedeniyle, kendi kalplerinin kilidini kendisi açamadığı ve yine kendilerinin buz gibi ruhunu kendisi eritemediği gibi: Kadınlar da kendilerini zorlayarak büyük bir gayret göstermesine ve “hadi bana şiir yazdır!” diye erkeğe de destek vermesine rağmen; kadınlar kendi gönlünün kilidini açamıyor, kendi ruhundaki zaten su gibi olan nahif duyguları buharlaştırıp dile gelemiyor ve şiir yazamıyor!

 

Muhtemelen, saatçi cımbızı ile seçilmiş ve kuyumcu terazisinde tartılmış kelimelerden oluşan en iyi şiirleri; mısralara inci tanesi gibi dizilmiş şekilde ve gülkurusu veya kar / sakız beyazı renkli tertemiz beyit veya kıtalara özenle serilmiş şekilde kadınlar yazacaktı da utanma duygusu, mahalle baskısı veya erkeklerin “ilham=elektrik” vermemesi yüzünden yazamadılar!

 

Kadınların erkeklerde aradığı; yüz yıldan fazla zamandır kelime dağarcığı tamtakır, kuru bakır ve bomboş hâle getirildiği için tarif etmekte zorlanıp ancak etki benzerliği –ki bu etki, çarpma/çarpılma etkisi- nedeniyle “elektrik” diye tarif edebildiği, kendisinin verdiği ama muhatabından bir türlü alamamaktan yakındığı şey tam da budur belki de: İlham!

 

Her an ilham almaya hazır “ilham alıcı” var da ortada “ilham verici” yok!

 

 Yoksa: Bu kadar ince ruhlu ve nezih, nahif ve nazenin, selvi ya da fidan boylu, ay ya da gül yüzlü,  elma yanaklı, kalem kaşlı, zeytin gözlü, kiraz dudaklı, inci dişli ya da hâlis muhlis mis kokulu rengârenk çiçek gibi bir varlık olan kadının; renksiz, kokusuz, ruhsuz, duygusuz ve hâlis odun olduğu düşünülemez!

 

Bu arada, ilginç bir eşleşme geldi aklıma: Biraz önce kadın için belirttiğim bitkisel sıfatlar ve atıflar, “evin direği” denilen erkeğin “odun herif”lik kapsamında taşıdığı riskleri kadınlar için de ihtiva ediyor mudur acaba?

 

Yok, yok; kadınlar müsterih olsun: Şiirin tornasına girip ruhu iyice inceltilmiş, aşkın fırınına girip altı ve üstü ile içi ve dışı yanacak şekilde iyice pişmiş olan şair bir erkek, böyle bir şey yapmaz!

 

Bundan yüzde yüz eminim: Bizzat özbeöz kendimden biliyorum!!

 

Şairlerin hep bir ağızdan dediği gibi: Şairler, sevdikleri kadını yüceltirken, kendilerini onunla evlenemeyecek kadar alçaltırlar!

 

Velhâsıl, kadınların şiir yazmamalarının ve arada bir şiir patlatıp efkâr dağıtamamalarının sebebini yine de en iyisi kadınlara sormak lâzım!

 

Kadınların şiir yaz / a / mamasının sebebi öğrenilse; erkek cenahında bir şey değişir mi, ilham=elektrik verir hâle gelir mi acaba, o da ayrı bir konudur!

 

Belki bu yüzden, şiir yazmaya değen bir varlık olmak ve değmeyen bir varlık olmak yüzünden; şair ve şiirin cinsiyeti belli olmuş, kalıplaşmış ve kanıksanmış olan şu tâbirler oluşmuştur:

 

Şair ruhlu adam!

 

Şiir gibi kadın!

 

Belki de şiir yazmanın “erkeğe hak ve kadına yasak” görülmesinin altında, hiç kimsenin açıkça dile getiremediği iki sebep yatıyordur:

 

1-Kadının, aynı anda sadece bir erkeğe bağlı olmak ve kalmak zorunda olması.

 

2-Erkeğe iki yolun açık olması

      a-Kurallıların, aynı anda dörde kadar kadına bağlı olmasına cevaz verilmiş ve bunun kadınlar tarafından kabul edilmiş olması.

      b-Kuralsızların, sınırsız sayıda kadınla kuralsız ve ahlâksız bir şekilde oyna / ş / masına imkân ve fırsat verilmesi.

 


Not: Bu konu 4 bölüm hâlinde devam edecektir. Diğer bölümleri de okumanızdan memnun oluruz!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Altuntaş H. 18 Mart 2024 13:19

    Güzel teşekkürlerler.