Derin sevdaları, ölümsüz aşkları kimler yaşar bilinmez ama sevdaları en iyi şairler yazar.
Yaşam milyonlarca yıldan bu yana hızla devam ediyor ve sadece büyük yapılar gibi, büyük düşünceler tutunabiliyor mazinin eteklerine. Ve herkes bir hayalin, bir özlemin peşinden koşuyor. Kimisi özlemlerine kavuşuyor, kimisi özlemini bir ateş gibi içinde taşıyor. Kimisi hayat yoldaşını bulup, hayatını aşkıyla doya doya yaşıyor, kimisi de başkalarının mutluluğunu seyretmekle yetiniyor.
İşte burada aşkın kuralı devreye giriyor: Aşkın Kuralı Ne Diyordu;“Ya sevdiğini al, ya da aldığını sev” ama hayat acımasızdır hep, çoğu zaman ne sevdiğimizi alabiliriz, ne de aldığımızı sevebiliriz! Âşık olarak evleniriz, bir bakarız yıllar sonra ayrılmışız. Bu çoğu zaman böyledir. İşte bu yüzden insanoğlu aşkı ve sevgiyi hep eksik yaşar.
Bana göre hayatın bir kuralı da şudur: nasıl yaşarsan yaşa, yönetici olarak hangi masa da oturursan otur, gelir düzeyin ne olursa olsun; isterse en güzel kadın, en yakışıklı erkek senin olsun, yine de eksik kalır bazı şeylerin. Ne kadar zorlasan da bazı şeyleri tamamlayamazsın. Çünkü hayat, eksikleri tamamlamak için koştuğumuz bir yoldur. Ve zaman dediğimiz, bir değirmende öğütülen buğday taneleri gibidir,sıra er geç bize gelecektir.
Özel sandığımız hasretlerin, sızıların ve ayrılıkların acısını yazarken şair,aslında toplumun genel bir özetini anlatır. Kendi acısını anlatırken aslında toplumsal yaralara da değinir.
Şiirlerdir hayallerimizi süsleyen, iç dünyamızı daha güçlü yapan, hayata direnme gücümüze katkı veren. Hayallerimizin peşinden koşalım çünkü içimizi ısıtan kendi güneşimizdir..
İnsanlık tarihi boyunca insanın iç dünyasının hiç değişmediğini, insana özgü sevgi ve mutsuzluğun bütün geçmiş zamanlardan bugüne kadar devam ettiğini biliyorum.
Kalıcı olan şiirin kendisidir. Şair vefat ettikten sonra yaşayan şiir olur.
Dünya’nın ilk aşk şiirine baktığımızda bunun doğru olduğunu görürüz.
Sevda şiirlerinin tarihine bir bakalım; Dünya’nın ilk aşk şiiri, MÖ. Mezopotamya topraklarında Sümerli bir rahibenin kralına çivi yazısıyla aşkını dile getiren bir şiir yazmış, bu şiir Dünya’ nın ilk aşk şiiri olarak kabul edilmiştir. Tarihsel olarak günümüzden 4.500 sene evvel zamanıdır. Şiir, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Şiir
yazan bir kalbe sahip olmak, hem çok özel, hem de oldukça zorlu bir yanı
vardır. Çünkü yaptığı her işleminde yüreğinden bir kırıntı ortaya koyarsın.
Duygu
değişimlerini, insanın kalbini parçalayan o derin yalnızlıklarını başkalarıyla
paylaşmak şairlerin ilk işidir. Okunan her satırın, her kelimenin anlamını
hissettirmek öyle sıradan bir olay değildir. Duygusal yazılar öyle kolay çıkmaz
ortaya. Şair, önce uzun bir süre kendi iç dünyasında yaşar, içini kemiren,kendine has duygusunu, ayrıntıları nereye giderse gitsin hep içinde taşır.
Duygu yoğunluğuna girdiğinde ise, kimi zaman gökyüzü maviliğinde kocaman
sevinçler yaşar yüreğinde, kimi zaman da gecenin yalnızlığında sadece kendi acısıyla
baş başa kalır. Yazmak aslında bir doğum süreci gibidir; yazar, içindeki
sancılarını, özlemlerini ve hayallerini sadece yazarak o dünyanın içinden
kurtulur. (Bunu da kendimden biliyorum.) Yazdıktan sonra o acıdan, o özlemden
bir nebze arınmış olur. arınır, çünkü acısını ya da sevincini kendi yürek
sesiyle yazmıştır…
Duygularını ve iç sesini kendisine has yöntemlerle özlemlerini şiire dökmüş şair dostlarımın şiirine her vermek istedim yine bu hafta yazımda…
Aşkın ve sevginin sonsuz gücünü anlatan bu değerli şair arkadaşlarım şiirleriyle bana selam göndermişler.
Şiir dostluğu hep devam etsin, diyerek bu değerli şairlerin bu güzel şiirlerini köşeme taşımaktan son derece mutluyum.
Değerli şairler: Cemal Ünal, Ahmet İdrisoğlu, Saadet Kılıçaslan, Gürkan Engin, Nuray Engin, Ülker Aygün, Tahsin Şentürk, Ata Türk, Ayşe Okayve Aydoğan Çelik’ e selamlarımı gönderiyorum.
*
Şair: Cemal Ünal
MANOLYA
Yemin olsun kadereydi sitemim
Sana gelen söz belleme Manolya
Asla bitmez yüreğimin yangını
Küle dönen köz belleme Manolya
*
Yıllar oldu haber gelmez nerdesin
Eller kadir kıymet bilmez nerdesin
Bunca sene yerin dolmaz nerdesin
Feryadımı naz belleme Manolya
*
Kim garanti edebilir yarını
Seven çeker elbet aşkın narını
Gördüğünde saçlarımın kırını
Bu halimi güz belleme Manolya
*
Zalim oldun sormuyorsun halimi
Senin için terketmiştim ilimi
Dinlemedin sen susturdun dilimi
Ağıdımı caz belleme Manolya
Cemal der ki bu ayrılık yetmez mi
Ulu baykuş viran bağda ötmez mi
Yiğit olan söz verince tutmaz mı
Her beyazı tuz belleme Manolya
*
Şair: Ahmet İdrisoğlu
ÇIKAR ÇORAPLARINI, PERDELERDE GEZ YETER
Dökülürsün su gibi bağlamamın telinden,
Sarhoşum ben aşkınla, bir bade sun elinden,
Razıyım ecel gelsin, senle geçen yaz yeter,
Çıkar çoraplarını, perdelerde gez yeter.
*
Geçemedim bir türlü, şu sevdanın selinden,
Kâkül kara, göz ela,koklatmadın gülünden,
Neme gerek yaz, bahar, seninle son güz yeter,
Çıkar çoraplarını, perdelerde gez yeter.
*
Savur beni sevdiğim er sabahın yelinde,
Sar diye yalvarıyor gümüş kemer belinde,
İstemem gözyaşını, ela gözü süz yeter,
Çıkar çoraplarını, perdelerde gez yeter.
*
Geçirdiğim sensizlik kaç ikindi, kaç akşam?
Dayanılmaz hasrete, böyle çekilmez yaşam,
İstemem yağmur olma, üzerime toz yeter,
Çıkar çoraplarını, perdelerde gez yeter.
*
Beraber yürüyelim, bu yol atalar yolu,
Başka yurdumuz mu var Trakya,Anadolu,
Anlamayan var ise elimdeki saz yeter,
Çıkar çoraplarını, perdelerde gez yeter.
*
Şair: Saadet Kılıçaslan
YÜREĞİM AĞLIYOR ANNE
Bu bayramda sensizliğin feryatlarınıyazdım
Senin resmini öpüp öpüp kokladım
Kaç sene geçti ebediyete uğurladım
Bugün sana yazdığım satırlar ağlıyor Annem
*
Hasretim sana dağ gibi oldu
Bilmem hangi mevsim hazan oldu
Ettiğim dualarla avundum gözlerime yaşlar doldu
Bugün sana kalem agliyor annem
*
Sol yanım yangın yerine döndü
Ellerinden öpmedim
Bugün bayram sana gelemedim
Toprağın kabarmıştır belki de
Çiçek bile ekemedim
Bugün sana yüreğim ağlıyor annem
*
Kimse duymaz avaz avaz bağırsam sesimi
Dün gibi hatırlarım gidisini
Göğsünde son kez yatırmıştın beni
Sana doymadan nasıl bıraktın gittin
Beyaz sayfalar ağlıyor anne
*
Öksüzünü şimdi duysan sesimi
Anne demeyi özledim hem de seni
Rüyalarıma gelsen bas tacı ederim inan ki
Bu gün gökyüzü ağlıyor anne
*
Şair: Gürkan Engin
MUM IŞIĞI
Sönmeyen bir mum ışığısın sen
Karanlık dünyamı aydınlatansın sen
Söndürme sakın ne olur kal
Gitme Canım sevgilim...
*
Hani söz vermiştin Gülüm bana sen
Ölüm ayıramazdı ki bizi bizden
Hani verdiğimiz onca emekler
Ziyan oldu gitti bak canım sevgili....
Ellerini uzat bu aşkı ziyan etme
Gözlerime bak beni birazcık dinle
Gitme kal mum ışığım bu gece
Üşüyorum bak canım sevgilim..
*
Şair: Nuray Engin
KULAĞIMDA HOŞ BİR SEDA
Bu sonbahar sabahında kulağımda hoş bir seda
ılık ılık esen sonbahar rüzgârının sesi yaprakların sesi
ha düştü ha düşecek yere dallardaki altın renkli yapraklar
iste bu yüzden esen rüzgârla savaşıyorlar
belli kulağımda hoş bir seda
radyoda melankolik bir farkı sesi iste
sonbahar iste elbiselerini değiştirmeye
hazırlanan tüm ağaçlar birde onlara eşlik eden
ben ve tabii de bendeki sen bir bilebilsen
*
Şair: Ülker Aygün
BAHAR MEVSİMİNDE SOLDU CAN GÜLLER
Gül dağını boran yelleri vurdu
Baharda tomurcuk dalları kırdı
Yolları dikenli engeller sardı
Zordadır,güllerim, yaslı bülbüller.
Bahar mevsiminde soldu can güller.
*
Gül benim,ben gülüm hazana düştüm
Gül dağı elinde üzene düştüm.
Sevdanın közünde yanıp da piştim,
Kordadır güllerim yaslı bülbüller
Bahar mevsiminde soldu can güller.
*
Yollara çıkayım güllerim gülsün
Sevgiyle bakayım dillerim gülsün
Türküler yakayım illerim gülsün,
Zardadır güllerim yaslı bülbüller
Bahar mevsiminde soldu can güller.
*
Şair: Tahsin Şentürk
ÇEVRENİN ÇIĞLIĞI
Acılara eşlik
Susun
Ağlama saatim geldi
Şimdi haberler!
*
A benim mendil satan çocuklarım,
Mendillerinizin tamamı
yetmez silmeye
memleketimin göz yaşlarını.
*
İşte bu kadar
bizim hayvan severliğimiz;
ölümü bile çok görürüz onlara
telef oldu deriz..
*
Şair: Ata Türk
GEL ARTIK 2
Yatay uykumun dikey hayalleri gibisin
Hangi labirentin kuyularında,
Hangi karadeliğin
Çekim merkezinde yok oldun.
Timsahın avını parçalaması gibi
Dönüp durmaktayım yatakta.
Kapatmak istesem de gözlerimi,
Bozuk kepenk gibi
Göz kapaklarım.
Nerdesin yıllardır
Adına Uyku denen sevgili!
Yetti artık hasretin
Gel artık bir gece..
Gel.
Bekliyorum hasretle
*
Şair: Ayşe Okay
DEMEDIM Mi?
En güvendiğin el olur
Gözyaşların sel olur
Dökülen saçındaki tel olur
Kalbim sevme demedim mi?
Camların buhar olur Beklersin bahar olur
Dönmezse hayal olur
Kalbim sevme demedim mi?
Seveceksen sev beni
Vereceksen ver kalbini
Gönlün bende yok ise
Sev diye bekleyemem
Hayat kısa bir macera
Köy sevgini ortaya
Doy sevdaya ve aska
Sev diye bekleyemem
*
Şair: Aşk Yazarı Mustafa Çifci
GİT
Akıtılmamış binlerce gözyaşı
Söylenmemiş on binlerce söz
Birikmiştir yüreğinde
Sessizce giderken…
*
Bir konuşsan
Bir konuşabilsek
Düşerim yere
Sözlerin kurşun olmadan
*
Sen sessizce git
Ayakların yere sürtsün
Nasıl olsa yaşayamam sensiz
Al bıçağı eline kendin kes damarımı
Bastığın her adıma
Dolsun yüreğimdeki acı –
[Aşk Yazarı Mustafa Çifci - 18.01.2024]