Sebahattin Okumuş’un Yol Felsefesi
Yol, insanın en eski öğretmenidir. Her adım, bizi hem dış dünyada hem de iç dünyamızda yeni bir keşfe götürür. Pendikli gezgin Sebahattin Okumuş için yürümek, bir yerden başka bir yere gitmekten çok daha fazlasıdır; bu, insanın kendine doğru yaptığı uzun bir yolculuktur.
Sebahattin Okumuş, Pendik’ten Bayburt’a 28 günde yaptığı yürüyüşle sadece yolları değil, hayatın sabırla örülmüş dokusunu da keşfetmiştir. Gece yürüyüşlerinde karanlık, ona hem korkularını hem de içindeki cesareti göstermiştir. Karşılaştığı dağ zirveleri, aşılması gereken engellerin değil, insanın kendi içindeki yüksekliklerin simgesidir.
Onun felsefesine göre yol, insanın benliğini yoğuran bir aynadır. Yolda kalabalıklar yoktur, sadece sen ve adımların vardır. Her adımda düşünceler sadeleşir, kalp daha gürültüsüz çarpar, doğanın sesi insanın iç sesiyle birleşir. Yol, sabrın ve özgürlüğün en saf hâlidir.
Sebahattin Okumuş’un hayali, Türkiye’yi adım adım dolaşmak, kıyılardan dağlara, köylerden ıssız yollara uzanarak toprakla, insanlarla ve kendi ruhuyla bir diyalog kurmaktır. O, yürüyüşü bir seyahat değil, bir içsel özgürleşme olarak görür.
Ve en önemlisi, onun için yürüyüş, hayata karşı bir duruştur. Zamanın hızına kapılan dünyaya inat, adım adım, sindire sindire yürümek, varlığını hissetmenin ve yaşamı gerçekten görmenin yoludur.