SAVAŞIN YÜZÜ…

Ukrayna istilasında yeni bir insanlık dramı yaşanmakta ve savaşın yürekleri burkan sahnelerini dizi film gibi her gün seyrediyoruz. Canlı yayınlarla insanlık vicdanı hissizleştirildi, duygusuzlaştırıldı, tepkisizleştirildi. Beyinler uyuşturuldu, gözler kör, kulaklar sağır, ne yazık ki insanlık alıştırıldı ağır ağır.
Biz bu vurtut oyununun en vahim halini, sebepsiz girilen Afganistan dağlarında seyretmiştik. Ruslar önce uçaklarla havadan bombaladı, tanklar ile ezdi, katletti, beceremedi, alamadı Afganistan’ın Çine uzanan ipek yolu kervanını. Sonra ABD girdi, yaktı, yıktı zulüm ile abat olamadı. Kesemedi Çin’e uzanan ipek yolu ticaretini.
11 Eylül 2001’de yıkılan ikiz kuleler senaryosunun ardından Irak’ta bir milyon insan katledildi. Beş yüz binden fazla Müslüman kadına saldırı yapıldı, Ebu Gureyb hapishanesi duvarları ardında işkence ile inleyenleri duyduk. Parçalanan, yırtılan insan bedenlerinden alınan organların yedek parça gibi dolarla satıldığını okuduk.
İnsanlık tarihinin Suriye’de bıraktığı binlerce yıllık açık hava kültür mirası yine bombalandı, sebepsiz tarumar edildi. Kırma taştan yapılmış köşeli minareden ilk camiler yıkıldı, muhteşem tarihi eserler, tarihin tozlu sayfalarına gömülerek yok edildi. Paylaşan güçlüler tarafından uçaklarla nereye düşeceği önemli olmayan bombalar atıldı, balistik füzeler rastgele fırlatıldı. İnsanların üzerine tanklarla saldırıldı, yukarıdan helikopterlerle uyuyan bebekler, yeryüzünde oynaşan masum çocuklar, gelinlik kızlar, hamile kadınlar, yaşlılar, neneler, dedeler, yarına ümitle bakan gençler tarandı.
Asya’da ve Ortadoğu’da yaşanan o katliam manzaraları, çirkin saldırılar, en acı dramlar nedense medyada pek yaygın olarak servis edilmiyordu. Sosyal medya ile insanları hissizleştiren, körleştiren, sağırlaştıran mobil cihazlar cebimize henüz girmemişti, elimize almamıştık. O günlerdeki savaşın dehşet manzaraları gazetelerden okuduğumuz, tv’lerden gördüğümüz kadarıyla hafızalarımızda puslu olarak kaldı.
Çay demleyip Ukrayna’dan canlı yayınlı vahşet dolu savaş filmi izliyorum. 21. yüzyılda insanlığa sığmayan manzaraları seyrediyorum. Ten rengi göz rengi önemsiz, coğrafyanın her yerinde katliam hırsı vicdanları vahşice ısırıyor. Bastonu ile bombalardan kaçmaya çalışan yaşlı ninelere, yıkık hastaneden kucağında bebeği ile dehşeti yaşayan korku yüzlü annelere, ne olduğunu anlamaya çalışan çocuklara, karda kışta açıkta kalan evsizlere yürek dayanmıyor, içim burkuluyor. Yiyecek bir şeyler kalmamış evlerinde, mideleri boş, marketlerde raflar boş, kuyruk var ama bittimi kaldı mı bilen yok. Sirenler çalıyor, insanlar ümitsizce kaçışıyor, o kahredici, yok edici ses belli ki çok yakından patlayacak. Evini terk edip yavrusunu alarak bilinmeze kaçışan şaşkın insanları seyrediyorum. Açıkta kalıp metro tünellerine sığınan, içecek su, yiyecek ekmek bulamayan, sabırla çaresiz bekleyen aile dramlarını anlamaya çalışıyorum.
Tüm bu zulümleri yaşayan halkların ne istediği hiç önemli değil. Çekilen tüm çileler, hak için yada kutsal bir dava için yapılmıyor. Benim yanımda olacaksın, bana tabi olacaksın, benim dediğim olacak, ben daha büyüğüm ve ben yöneteceğim, ben sömüreceğim diyen emperyal güçlerin yazdığı senaryo sahada oynanıyor. İnsanlığı yok etmek için yapılan nükleer bombalar dünyanın gözü önünde tehdit olarak konuşuluyor. Nükleer güç elektrik santrallerine saldırılıyor, nükleer bomba gibi kullanılacağı, patlatılacağı coğrafyanın yüzyıllarca canlı hayatına kapatılacağı ima ediliyor. Aklını kullanmakla emrolunan insanın gözü bu kadar dönerse kibri dünyadan kıymetli demek olur.
Savaşın özetini bu sahneleri iki defa yaşamış Alman şairi Bertolt Brecht’in dediği gibi,
“ Her savaştan geriye üç ordu kalır; Ölüler ordusu, yas tutanlar ordusu, hırsızlar ordusu.”
Nihayetinde Ukraynalılar devlet inşa etmek isterken, güçlü bağları ve unutulmaz tarihi hafızası olan bir millet oluşturdu.
Allah’ım insanlığa merhamet ver, bizi nefsimize esir etme.
enveröztürk – ?

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.