... SAHİLLERİMİZ GÜLÜYOR AMA HALK AĞLIYOR

... SAHİLLERİMİZ GÜLÜYOR AMA HALK AĞLIYOR  

TEMEL İHTİYAÇLARIMIZI UNUTAN BİR GÜZELLİK


Çok değerli bir konuyu gündeme taşıyoruz.

Bu çağrı,halkın içinden gelen bir farkındalık bildirisi

Bu, sadece bir şikayet dilekçesi değil, aynı zamanda derin bir sosyolojik gözlem ve güçlü bir sivil toplum bildirisidir.

 

YAZ GELDİ

SEVİNDİK

 

Türkiye'deki sahil şeritlerinin estetik güzelliği ile bu alanları kullanan halkın en temel insani ihtiyaçlarının karşılanmaması arasındaki derin çelişki

Ekonomik zorluklar nedeniyle kafe ve restoranlara gidemeyen, bunun yerine aileleriyle birlikte "huzuru" ve "doğayı" paylaşmak için sahillere akın eden halkın, tuvalet, lavabo,mescit ve temiz su gibi en temel altyapı hizmetlerinden mahrum bırakılmasını "insan onuruna" yapılmış bir ayıptır.

Bu, sadece bir eksik değil, aynı zamanda zihniyet sorunudur.

Halk, hizmet alması gereken bir "yurttaş" mı, yoksa para harcaması beklenen bir "müşteri" mi?

 

"Halkın Sahili, Halkın Hakkı:

Yaz Geldi Ama İnsan Unutuldu"

Gök mavi,deniz pırıl pırıl…

sahiller cıvıl cıvıl…

Ama sahilde çay var, çekirdek var, manzara var…

İnsana yakışır bir tuvalet bile yok!

Yazla birlikte milyonlarca insan sahillere akarken,

En temel ihtiyaçları bile göz ardı edilen bu halk,

Neye ne kadar değer verildiğini bir kez daha sorguluyor.

Bu bir çağrı,bu bir vicdan manifestosu.


YAZ GELDİ…

BİR UMUTLA İNDİK SAHİLLERE… 

AMA…

HAYAT O KADAR PAHALILAŞTI Kİ
Lokantalar, kafeler el yakıyor.

Biz de NE YAPALIM DEDİK
Dünyanın en güzel sahilleri bizim, neden oralara gitmeyelim?

Dünyanın en güzel restaurantlarını,kafelerini 1000’le çarçan, kilometrelerce uzayan sahillerimize döküldük

Toplandık eş dost, çocuklar,torunlar…
Aldık evde ne var ne yoksa,

İNDİK SAHİLLERE

Kurduk sofraları çimenlere.

Katlanır sandalyeler, piknik sepetleri, termoslar, şemsiyeler…
Yani hayatın yükünü bırakıp, toprağın üstünde, denizin karşısında, gökyüzünün altında, ağaçların yanında huzura kaçtık.

Her an ayrı bir manzaranın doyumsuz seyri içinde huzur bulduk

Halkça ifadeyle çayır çimende buluşmalar başladı, yazla beraber

Her yudumda bir manzara içtik.
Her sohbette biraz dert, biraz gülüş vardı.
Sofralarda hem muhabbet hem çekirdek doluydu

İki lafın belini kırdık

Çekirdek çıtlattık, yıldız saydık.
Rüzgâr yüzümüzü okşarken, zamanın ne olduğunu unuttuk…

Aaaa böylesi doyumsuz deniz, ada, gökyüzü, yıldız manzarasıyla karşı karşıya olmak

Akşamın esintisi içinde,saatlerce bir hoş seda eşliğinde püfür püfür esen, yüzümüzü tatlı tatlı okşayan o rüzgârların esintisinde saatleri boca ettik.

Ettik te bu arada insani ihtiyaçlarımız da bizi zorlamaya başlayınca (wc, lavabo, ibadet, namaz) ve ufak tefek alışveriş ihtiyaçları …

Peki ya insan?

Tuvaletsiz, lavabosuz,susuz kalan; çaresizliğe mahkûm edilen bir halkın sessiz çığlığını duyuyor musunuz?

Bu bir hizmet değil,insanlık borcudur!

 

SAHİLDEKİ PARADOKS:

CENNET MANZARA,CEHENNEM HAYAT

Sahillerimiz turistik broşürlerdeki gibi: masmavi deniz, altın kumlar, ışıl ışıl günbatımları…

Ancak gerçek, sahile adım atınca başlıyor: 

SONRA GERÇEK HATIRLATTI KENDİNİ:

  • Küçük bir çocuk tuvalete gitmek istedi.
  • Anne elini yıkayacak yer aradı.
  • Dede abdest almak için çevreye baktı…

·      Aaa ama o da ne

  • Ve bulamadık.
  • Hiçbirini giderecek bir sosyal tesis yok

·       Çocuklar ağaç diplerinde tuvaletini yapmak zorunda kalıyor. Denize mi bevletmek?

·      Ağacın dibinde gizlice eğilmek mi?

·      Anneler bebek bezini değiştirecek temiz bir köşe arıyor. 

·      Yaşlılar abdest almak için kilometrelerce yürüyor. Namazı mı terk etmek?

·      Gençler ne yapacağını bilemiyor 

·      Kene var mı bilmeden çimene mi serilmek?

Bu ne büyük çaresizliktirne büyük ayıptır.


BİZ HİZMET DİLENMİYORUZ,

HAKKIMIZI İSTİYORUZ!

Sahiller bir zümrenin değil, herkesin ortak alanı.
Çimen üstüne kurulmuş masa da sofradır.
Katlanır sandalyede oturan da insandır.
Ama bu insanlar artık çare aramaktan yoruldu.

Çaresizlik içinde, çare aradık durduk

Sahiller planlanırken bunlar hiç mi düşünülmedi?

Buralar insanların huzur ve mutluluğu

Br tatlı nefes alabilmesi için değil miydi?

Hadi unutuldu diyelim,

E öyle mi kalmalıydı?

 

Bu manzara, "halka hizmet" iddiasındaki belediyelerin en büyük utancıdır! 

Sahiller insana açıldı ama insani ihtiyaçlara kapanmıştı.
Ne bir tuvalet ne bir lavabo ne bir mescit...
Sanki bu halk sadece manzara izlemeye, denize bakmaya layık görülmüştü.

KALDIK MI ÖYLECE ORTA YERDE

 

ÇÖZÜM BEKLEYEN ÇELİŞKİLER

SİZCE BU NORMAL Mİ?

- Neden her plajda lüks restoranlar var ama 500 metrede bir tuvalet yok? Çocuk oyun parkları yok?

- Neden sahiller "halkın" deniyor ama halk "müşteri" muamelesi görüyor?

- Neden Beltur gibi tesisler 1000 metrede bir değil de sadece turistik noktalarda?

  • Neden her kilometrede bir Beltur gibi sosyal tesisler kurulmaz?
    • Büfesiyle, lavabosuyla,mescidiyle, güvenliğiyle…
    • Üstelik bu hem istihdam sağlar hem belediyeye gelir.
    • Hem de halk dua eder,teşekkür eder.
    • Mutlu olur, saygı duyar.
  • Bu kadar büyük bir eksik nasıl görmezden gelinir?
  • Sahiller insanla dolarken neden bu kadar temel bir ihtiyaç göz ardı edilir?
  • Belediye, halka hizmet için varsa hizmet nerede?

 

DUYARSIZLIĞIN ARKA PLANI:

HALK "MÜŞTERİ" Mİ, "YURTTAŞ" MI?

Sahiller ticari işletmelere peşkeş çekilirken, halkın temel ihtiyaçları "sorun değil,maliyet" olarak görülüyor.

Oysa: 

- Her tuvaletsiz sahilin bedeli, denize karışan atıklarla doğaya zarar. 

- Her pahalı kafenin bedeli, ailesiyle iki simit paylaşan babanın onuru. 

- Her ibadethanesiz sahil, bir Müslümanın "namazsız" kalma ıstırabı. 

Bu durum basit bir eksiklik değil, insan onurunu zedeleyen bir mesele

**Sahillerimiz, rant değil; huzur alanı olmalı! 


ŞİMDİ SORUYORUZ:

Belediyeler neden bu tabloyu görmezden geliyor?
Belediyeler halka hizmet etmek iddiasıyla iş başına gelmediler mi

Partisi, görüşü ne olursa olsun;
İnsana hizmet etmeye talip olan herkesin görevidir bu.
HİZMET SÖZÜ VERMEDİLER Mİ

Ve hizmetin en büyüğü, en basit olanda saklıdır:
insanların akın akın geldikleri, özellikle yaz aylarında iğne atsan yere düşmeyecek bir yoğunlukta, sahiller dolar taşarken

İnsani ihtiyaçları gidermek için belediyeler görev almamışlarmıydı?

 

Yönetimsel Duyarsızlık: Belediyelerin ve ilgili kurumların, halkın bu bariz ve acil ihtiyacını görmezden gelmesi, "halka hizmet"söylemleriyle eylemleri arasındaki tutarsızlık ne zaman son bulacak?

 

ÇÖZÜM BASİT,İRADE GEREKİR:

Öne Çıkan Çözüm Önerisi

son derece somut ve uygulanabilir çözüm mümkün.

  • Her 1 Kilometrede Bir Sosyal Tesis: Sahil bandı boyunca, içerisinde tuvalet, lavabo,mescit, bebek bakım odası ve makul fiyatlı küçük bir büfe (örneğin Beltur gibi) bulunan sosyal tesislerin kurulması.
  • Tamamlayıcı Alanlar: Bu tesislerin yanına çocuk oyun parkları ve spor alanlarının eklenmesi.
  • Erişilebilirlik ve Güvenlik: Tesislerin temiz, güvenli, aydınlatılmış ve gece de açık olması.
  • Halk Odaklı Fiyatlandırma: Büfelerde fahiş fiyatlar yerine, halkın alım gücüne uygun, "dua almayı" hedefleyen bir hizmet anlayışının benimsenmesi.

İnsanın ihtiyaç duyduğu anda bir kapı bulabilmesi…

  • Sahil boyunca her 1km’de bir sosyal tesis BELTUR kurulmalı.
  • Bu tesisler:
    • Tuvalet, lavabo, mescit,bebek bakım odası, küçük büfe içermeli.
    • Çocuk oyun parkları ve spor alanları Beltur’un yanında yer almalı
    • Güvenli ve temiz olmalı.
    • Geceleri de açık kalmalı.
    • Ama halka “kesilecek kuzu” muamelesi yapılmamalı.
    • Hizmette samimiyet hissedilmeli.

Halk hizmetin ala boyutu değil mi?

Bu hizmet için HALK teşekkür etmez mi?

Helal olsun demez mi?

Bu sizin için anlamlı değil mi?

İstihdam sağlanması,

Belediye ye gelir sağlanması da dahası

Ama makul olması şartıyla tabi

Orda da insanımızı,nasıl yontarız mantığı değil

Nasıl mutlu eder, dua,takdir, teşekkür alırız samimiyeti olmamalı mıydı?

Bu az bir kar mı?

hem halkın ihtiyacını karşılayacak, hem belediyelere gelir sağlayacak, hem de istihdam yaratacak çok yönlü bu model bir an önce gerçekleştirilmeli.

Neden hemen bu hizmet verilmiyor?

Neden yönetenler bu dağ gibi ihtiyacı görmüyor?

Tüm ilgilileri göreve davet ediyoruz

Hemen şimdi

Hiç vakit kaybetmeden

 

EVRENSEL BİR ÇAĞRI:

"gelişmişlik" ve "medeniyet" kavramları sadece büyük projeler, köprüler veya parlak ışıklarla ölçülemez.

Asıl ölçüt bir toplumun en savunmasız anında vatandaşına sunduğu imkanlar ve gösterdiği saygıdır.

  • Evrensel Bir Sorun: Bu sorun sadece Türkiye'ye veya belirli bir şehre özgü değil. Dünyanın birçok yerinde kamusal alanların ticarileşmesi ve sıradan vatandaşın ihtiyaçlarının ikinci plana atılması benzer tartışmaları beraberinde getiriyor. Kamusal tuvaletler, bir şehrin sakinlerine ve ziyaretçilerine verdiği değerin en somut göstergelerinden biridir.
  • "Kırık Camlar Teorisi" Perspektifi: Sosyolojideki "Kırık Camlar Teorisi," küçük bir düzensizliğin (kırık bir cam gibi) daha büyük suçlara ve sosyal çürümeye yol açabileceğini savunur. Benzer şekilde, temel ihtiyaçların karşılanmadığı, bakımsız bırakılmış bir kamusal alan, insanların o alana olan saygısını azaltır, çevre kirliliğini artırır ve aidiyet duygusunu zedeler. Temiz ve işlevsel bir tuvalet,sadece bir tuvalet değil, aynı zamanda "Burası değerli ve sen de değerlisin" mesajıdır.

 

"İNSANCA YAŞAMAK HAKTIR"

Bu manifesto, sadece tuvalet talebi değil;

"insan onuruna yakışır kamusal alan” mücadelesidir. 

 

Ne istiyoruz? 

Önerimiz basit:

Her 1 km’de bir temiz,ücretsiz tuvalet, lavabo, mescit, emzirme odası. 

Gece açık kalacak,aydınlatılan güvenli alanlar. 

Büfelerde insanı soymayan makul fiyatlar. 

Bu, belediyelerin "hizmet" değil, insanlık borcudur! 

Adalet: Ekonomik Adaletsizlik:Her sahilde eşit erişim. Hayat pahalılığı nedeniyle halkın ücretsiz kamusal alanlara yöneldiği,ancak bu alanların onları "cezalandırır" gibi temel hizmetlerden yoksun bırakıldığı acı bir gerçek.

Saygı: Temiz ve ücretsiz hizmet. 

Duyarlılık: Engelli,yaşlı, çocuk dostu alanlar. 

Şeffaflık: Halkın parasıyla yapılan tesislerden ücret alınmamalı! 

 

HAREKETE DAVET:

"BİZ SUSARSAK,DENİZ DE SUSAR!"

- Belediyelere: Bütçenizdeki lüks projeleri değil, insanı önceleyin!

- Sivil Topluma: Bu manifestoyu #SahildeİnsanlıkVar etiketiyle yayalım! 

- Vatandaşa: Sesimizi duyurmak için belediye anketlerine, sosyal medyaya taşıyalım! 

 

YANİ;

Vicdanlı, hak temelli ve çözüm odaklı bir yaklaşımla, toplumsal bir yara söz konusu.

Bu sesin, dalgaların sesinden daha gür çıkması ve ilgili makamlar tarafından duyulması en büyük temennidir.

"Denizin mavisi,kumun sıcaklığı, güneşin batışı… Hepsi güzel ama insanın temel ihtiyacını görmeyen bir sistem, en güzel manzarada bile çirkinleşir. Sahillerimiz, halkın gözyaşlarıyla ıslanmasın!"* 

Çünkü bir sahilin gerçek güzelliği, üzerindeki mutlu ve onurlu insanlarla ölçülür.

 

Halkın sesi, dalgaların sesinden yüksek çıkmalı!

AYDINLATMA MUHTEŞEMDİ…

NEDEN DEVAMI GELMESİN?

Evet… Sahil bandının ışıklandırılması harikaydı.
Yapanlardan Allah razı olsun.
Yapanları ayakta alkışalar

Teşekkürler ederiz

Ama ışık yetmez,
İnsanın insanca yaşamasını sağlayan her detay gerek.

 

ÇAĞRIMIZDIR:

Çağrının Gücü:

eylem çağrısı,

 

#SahildeİnsanlıkVar 

#HalkınSahiliHalkınHakkı

Tüm belediyelere, ilgili kurumlara sesleniyoruz:


Bu eksikliği görün, hemen harekete geçin.


Çünkü bu halk bunu hak ediyor.


Çünkü bu hizmet geciktikçe, vicdanlar da kararıyor.


HALKA HİZMETİN EN GÜZELİ,

İNSANIN DUASINI ALMAKTIR.



Unutmayın ki,

Önyargısız, samimi bir yürekle sorgularsanız…

Gerçek size hikmet olarak sunulur.

 

erolyazıcı / ABBEYT ♥️

18.07.2025, cuma

 

Siz ne düşünüyorsunuz?

Fikrinizi bizimle paylaşın,
Yorumlarınız başka gönüllere ışık olsun.

Bu yolculukta sizlere rehberlik edecek olan, kalbinizin sesi ve aklınızın ışığıdır.

 

Yorumlarınızı aşağıya bekliyoruz.

Teşekkürler, sevgiler, saygılar…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • EROL YAZICI 18 Temmuz 2025 12:01

    TEŞEKKÜRLER DİLEK ALTUNÖZ - SEVGİLER [11:50, 18.07.2025] DİLEK ALTUNÖZ: Yüreğine sağlık çok güzel anlatmışsın