… Nitelikli insanlar

 … Nitelikli insanlar

 

Gerçeğe nasıl ulaşırız

 

Öncelikle Türkiye’nin ama gerçekte, genelde tüm dünyanın, insanlığın en önemli ve hiç vakit kaybedilmeden üzerine gidilip çözümlenmesi gereken problemi nitelikli insan sıkıntısıdır.

 

Ve ilk söz olarak bilinmelidir ki bu sorunun temelinde okumamak yatar ki en net çözümü de bolca okumaktır.

 

Bunun içinde ilk adım bu sıkıntının farkında olma, farkındalıkla işe başlamak gereklidir.

 

Okumamanın ağır bedelinin farkındalık eksikliği olduğu noktasında artık insanımızı ciddi dürtmeler şart.

 

Öncelikle bilinmelidir ki

Allah'tan korkan, onun rızası için çalışan, milletini – devletini seven, ülkeme nasıl faydalı olabilirimi dert edinen, tüm dünyada ki iyi ve güzel şeyleri daha da iyisiyle ülkesine kazandırmak için gecesini gündüzüne katan, bilgili, donanımlı, vizyoner – hırsızlık yapmayan, adam kayırmayan, işin ehlini arayıp bulan ve görevlendiren, adil, cesur, kararlı, gerçekten dürüst samimi yöneticilere her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var.

Çözümün olmazsa olmaz ilk şartı budur.

 

 

Okumazsan, dinlemezsen, merak etmezsen, anlamadan, konu her neyse, o konu hakkında, hiçbir şey bilmemene rağmen, sanki o konunun uzmanıymış edasıyla laf ebeliği yaparsan, bilmeden, kulaktan duyma söylentileri dikkate alıp saldırırsan, araştırmazsan, sorgulamazsan, gerçeğin bilgisine nasıl ulaşabilirsin.

 

Kendine bu haksızlığı yapıp nasıl rahat olabilirsin.

 

Yanlışa sorgusuz sualsiz, saplantılı bir biçimde iman eder gibi inanırsan, sorgulanmasına bile tahammül edemez, üzerine konuşulmasına bile dayanamazsan,

Nasıl uyanacaksın?

Gerçeğe nasıl ulaşabileceksin?

Gerçeğin peşinde nasıl olabileceksin?

 

Ne yapacağız biz sizinle?

Nasıl toparlayacağız?

Ne zaman düzeleceksiniz?

Neden böylesiniz?

 

Sanki uyuşturulmuş, büyülenmiş, zombileştirilmiş gibisiniz.

 

Dünyanın en büyük problemi nitelikli insan azlığı

Ama her konuda

Her anlamda

Ahlak

Bilgi

Beceri

İnanç

Her şey ayrım yamalak

 

Hani meşhur bir atasözümüz var ya onun gibi yani

Yarım imam dinden, yarım doktor candan eder, misali

 

Her şeyi biliyoruz,

Ama hiçbir şeyi doğru dürüst bilmiyoruz

 

Ahkam kesiyoruz

Naralar atıyoruz

Ama icraatımız evlere şenlik

 

Vatandaşlık, insanlık ta sınıfta kalıyoruz

 

Yola tükürüyoruz, dahası da var da mideniz bulanır diye tahmininize bile havale etmek istemiyorum.

 

Çöpümüzü yerlere atıyoruz ya da yiyip için artıkları, derleyip toplayıp çöp kutusuna ya da görevlinin rahatlıkla alabileceği bir yere değil de, sanki yiyip içtiğimiz yer belli olsun diye!

Öyle ortamı kirleterek bırakıp gidiyoruz

 

Trafikte canavar kesiliyor, tüm kuralları ezip geçiyoruz,

Ama bagajda beyzbol sopamız her an göreve hazır.

 

Geçen minibüste bir olay yaşadım.

Biri beyzbol sopasını çıkardı diğeri keser.

Heyecanlandık bakalım kim galip gelir diye

Baktılar ki sıkıntı büyük, karşılıklı küfürlerle anlaşmaya varıp yola revan oldular

Arkamızdan okunmuş, okunmamış ne gam

 

Eğitimde durum ney

20 sene öğretim görüyor bir dil öğrenemiyoruz

Matematik

Biyoloji

Türkçe

Öğretende aciz, öğrenen de

Müfredatta

Kendi müfredatımız hala Amerikalılar belirlerse

-         Türkiye Aile Meclisi, Fulbright anlaşmasıyla Türkiye'nin ders programlarından müfredata kadar tüm yapısı hakkında söz sahibi olmasının önüne geçildiğine dikkat çekerek anlaşmanın feshedilmesi gerektiğini vurguladı.

 

 

Öğretim milli olmayıp, seni köleleştirmek isteyenlerin kontrolünde olunca

E sistem ezbere dayanınca

Uygulamaya sela okununca

Ne yapsan boş

 

Okumuş görünen diplomalı cahiller sürüsü iniyor sahaya

İniyor da ne oluyor ki

 

İnanç dünyamız daha mı iyi

İmam kurandan habersiz

Diyanet dinden

Hurafeler din olmuş

Diyanet, hurafelere seyirci

Din duvara asılmış, insanlardan kurtarılmış, korunmuş!

 

İş dünyasında durum nasıl

Firmalar o kadar işsiz varken, eleman bulamıyor

Diplomalı garibanlar o diplomalarına rağmen asgari ücretle bile iş bulamıyorlar

Garip bir tezat sanki ülkenin karabasanı

Eleman arayan firmalar çok

İş arayan elemanlar çok

Ama buluşamıyorlar

 

Neden

 

Nitelik yok

Bilgi yok

Ahlak zayıf

Yoklar zenginiyiz

Nitelikli ne ararsan,

Bol bol yok

 

… PROBLEMLER KARŞISINDA NE YAPIYORUZ

Üstüne ekleyip, bizde problem oluyor, problemi besliyor

Problemin bir parçası oluyoruz

Oysa ne yapmamız beklenir

Problemi nasıl çözeriz düşüncesiyle çözüme odaklanmak

 

Kendimizi geliştirmiyoruz

Sorgulamıyoruz

Yenilikleri takip etmiyoruz

Teknolojiyi en iyi şekilde kullanmıyoruz

Laf ebeliği, goy goy, boş lakırdılar hayatımızı kaplamış

Zanlarla cümleler kuruyor

Zanlarımıza inanıyor

Gerçeğin ne olduğu konuşunda, hiç merak üretemiyoruz

E nasıl olacak bu işlerin sonu

 

MESELA ŞUNLARA DİKKAT EDEBİLİRSİN

 

Kötü değil, iyi davranışın örneği ol

Yerlere tükürme

Elinde ki çöpü, içtiğin sigarayı yere atma

Çöp tenekelerini kullan

Bağırarak, küfürlü konuşma

Sert el şakaları yapma

Topluluk içinde yüksek sesle ve bitmeyen uzunlukta kahkahalar atma

Söz kesme

Sözü uzatma

Arabanı, senden sonra biriside parkı kullanacağından düzgün park et

Gelen geçeni rahatsız edecek şekilde dükkânın önüne sandalye atıp oturma

Fevri davranma

 

… AHLAK YOKSUNU BİR TOPLUM OLDUK

Ahlak yoksunu bir toplum olduk. ne hak bilir ne hukuk bilir olduk!

Ne dedikodudan vazgeçtik ne hakaretten ne iftiradan.

Kötülüğü görüyor, kötülerle arkadaşlık yapıyor, kötülüğü destekliyoruz.

Kötülükleri görüyor, kötülük karşısında susuyor, kötülerle birlik kuruyoruz.

Kötülerin yalanlarına, kötülerin manipülasyonlarına göz yumuyoruz.

Adalet diyoruz, hak-hukuk diyoruz, hakkaniyet diyoruz ama o kadar!

Her şey sözde kalıyor; halbuki söz dosyaya girmiyor,

Eylemsiz sözün bir anlamı kalmadı, haklarımızı isteyemez, savunamaz olduk.

Ahlak yoksunu bir halk olduk; gerçeği değil, yanlışı savunur olduk…

Korkularla büyütüldük, korkutulduk. Korkularımızı yönetemez olduk!

Kendini tanımaz, haklarını bilmez, haklarımız için kılımızı kıpırdatmaz olduk.

Ne kendimizi anlatabilir ne kendimizi dinletebilir olduk; sürüngen gibi kaldık!

Lâyığımızı bulduk; ahlak yoksunu oligarşik bürokrasinin şamar oğlanı olduk!..

 

Çalışanının hakkını yiyip, vergi kaçıran ama tatili kaçırmayan işverenler

 

Apartman girişine “mülk Allah’ındır” Yazıp kira iki ay gecikince kiracıyı sokağa atan ev sahipleri

 

 

Torpili patlatıp başkasının yerine ise giren,

Beş vakit namazını kılıp internette paylaştığı cuma mesajları ile yediği kul hakkini ödeyeceğini zanneden din kardeşlerim,

 

Dolmuşa dört çocukla binip, bir kişi parası veren

Ama, üç kişilik yerde oturup kendisini kimsenin görmediğini düşünen hanım ablalar

 

Faiz haramdır deyip bankadan çektiği kredi ile evladına araba alan babalar

 

 

Profil resminde film yıldızı gibi resmî olup

Ehli namus bacılarımız

 

Dini sadece oruç tutmak, namaz kılmak ve kendine kestiği kurban zannedip haksızlığa, adaletsizliğe, hırsızlığa ses çıkarmayan dini bütün kardeşlerimiz

 

Elinden kuran,

Ağzından yalan, boğazından haram eksik olmayan

Sözde Müslüman kardeşlerimiz

 

Ölçüde, tartıda, sayımda hile yapıp, yediği kul hakkını hiçbir para ile ödeyemeyeceğini bildiği halde sucu başkalarına yüklemeye çalışan din kardeşlerimiz

 

Fatura kesmeyip, vergiden çalan, dini günlerde bayramlarda erzak paketi dağıtan, kapı komşusunun akraba ve yakınlarının açlığından haberi olmayan sözde yardım eden hayırsever iş adamları

 

Yüzüne güldüğü kişinin arkasından rahatça konuşup kötüleyen, atıp tutan ama internette dini ve ahlaki paylaşımlar konusunda mangalda kül bırakmayan iki yüzlü riyakâr din kardeşlerimiz

 

Allah'ın kul hakkı ile huzuruma gelme dediğini bilmezmiş gibi kul hakkını omuzlayıp camide ilk safta yer alan Müslümanlar

 

Sucuğun etiketine yüzde 100 dana eti yazıp, bağırsağı baharatlı mekanik kıyma ile dolduran, vatandaşın sağlığını düşünmeyen, para hırsına kapılmış sözde esnaflar

 

Bulunduğu koltuk, mevki ve makamı şahsi menfaatleri doğrultusunda sorumsuzca kullandığı halde, her şeyi hak, devlet ve millet için yaptığını söyleyip bizi ikna edince ilahi adalet ’in tecelli etmeyeceğini zanneden kardeşlerim

 

Helal’i haram’ı çok iyi bildiği halde, yaptığı isi ve kazancını sorgulamayıp, beş fazla olsun, nasıl olursa olsun deyip dünya malına tamah edip hiç ölmeyecekmiş gibi yasayan kardeşlerim

 

Kula kulluk yapmayan,

Yalnız, yaratana kul olmaya çalışan,

Haktan ve adaletten ayrılmayan,

Doğru ve dürüst kalmaya çabalayan

Tüm güzel insanlar

 

EEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE

ALINTILAR


Dik duranın, Doğruyu söyleyenin, Tepesine tepesine vururlar,

 

Sokağa tükürenleri- çöp atanları “görmezden geldik !..

 

” bal tutan parmağını yalar " dedik, her gördüğümüz hırsızlığa “kulp uydurarak” mübah gösterdik!

 

” devletin malı deniz, yemeyen domuz!" diyerek devletin soyulmasına ses çıkarmadık- göz yumduk! …

 

” yemeyenin malını yerler!" Diyerek dolandırıcılık yapanları alkışladık!...

 

”at binenin- kılıç kuşananın! … " diyerek topluma hizmet etmenin yerine devlet ve millet malını gasp etmeyi mübah gördük!...

 

” kol kırılır yen içinde kalır!” Diyerek en yakınlarımıza, daha da önemlisi yüce İslam dinini süfli emellerine alet eden sahtekarlara ve istismarcı sahte şeyhlerin yaptıklarına 50-60 yıldır sadece toplum olarak değil, etkili ve yetkili olarak göz yumduk, görmezden geldik, âdeta üç maymunu oynadık!...

 

” söz gümüşse sükut altındır!" diyerek; doğruları/ güzellikleri toplumsal değerlerimize aykırı bütün söylemler karşısında dilsiz oyunu oynamayı yeğleyerek, ortalığı sahtekarlara/ yalancılara / lafazanlara düzenbazlara bıraktık!...

 

Kötülükler karşısında sessiz kalan “dilsiz şeytandır! … “ güzel tavsiyesini görmezden geldik!...

 

” komşuda pişen bize de düşer !...” Sözünün; maddi imkanların yardımlaşma- adilce bölüşme şeklindeki gerçek anlamı yerine ‘hazırcılığı -beleşçiliği -tembelliği- uyuşukluğu -miskinliği’ tercih ettik!

 

” kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez !...” Diyerek menfaatçılığı ön plana çıkardık, kolay yoldan köşe dönmedi zihniyetin galebe çalmasını yeğledik!...

 

” doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar !..." Diyerek doğruluktan kaçıp ‘yalan söylemeyi’ tercih ettik !...

 

” doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni,

Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni !...” Söylemini çokça dedik ama, bu sözün devamı olan,” doğruda aç görmedim, eğride tok;

Eğri yay elde kalır, menzil alır doğru ok !..” Sözünü unutmayı/görmezden / gelmeyi yeğledik !....

 

Yıllarca okullarda uygulanan müfredatta çocuklarımıza “bir bakkal; litresi 60 TL’den 20 litre zeytinyağı içine 5 kg su koydu ve kg’ını 170 TL’den sattı. Bakkal amca, kaç lira kar etti !...?” Diye güya matematik problemi çözdüreceğim diye, hem zeytin yağına su katarak sahtekarlığı / hile yapmayı ve hem de hakkı olmayan fahiş karla satarak kolay para kazanmayı, genç beyinlerin zihinlerine silinmez izlerle yerleştirdik!...

 

 “Günlük hayatımızda çözebileceğimiz sıkıntıları- bütün pislikleri görmezden gelip, hasır veya halının altına süpürmeyi!..” Tercih ettik!...

Sadece söylemde bıraktık !.. Ama genellikle “söylem ve eylem örtüşmesine / uyumuna” hiç mi hiç dikkat etmedik!...

 

” bana dokunmayan yılan bin yaşasın !...” Diyerek, bencilliği- ego şişikliğini tercih ettik.

 

Şahit olduğumuz pek çok olayda ” suya sabuna dokunmamayı!... - böylece her daim kirli kalmayı !...- “ yeğleyerek kendimizi toplumdan soyutladık!...

 

” üzümü ye, bağını sorma! Diyerek gayri meşru yollardan kazanılanları afiyetle !.. Yemeyi yeğ tuttuk!...

 

” Köprüden geçinceye kadar Ayı’ya dayı “ demek gerektiğini düşünerek kurnazlığı- takiye yapmayı yeğ tuttuk, yani gerçek niyetimizi gizlemeyi tercih ettik!...

 

Aslında hepimizin bu konularda eksikleri var- üzerimize düşenleri tam yapmadık, yeterince çaba göstermedik, sorumluluklarımızı tam olarak yerine getirmedik!...

 

Bireysel olarak elbette bazılarımız mücadele ettik, ama iyi bir dayanışma / elbirliği / sıkı organizasyon yapmadık, yapamadık!...

 

Sonuç olarak başaramadık!

 

Sonra da diyoruz ki; “toplumumuz neden bozuldu? - neden bu hale geldik ? “ Diyerek dövünüyoruz, yeri göğü inletiyoruz!...

 

Eveeeetttt, saygıdeğer insan! …

 


Şimdi birlikte, eğri otursak bile dosdoğru konuşalım;

Bu hallere bakınca toplumumuzun bozulmaması gerekiyordu, bozulmaz mıydı?

 

“Düşünmez misiniz? Akl etmez- aklınızı kullanmaz mısınız?” Emrini bilen ve gereğini yapmak için gayret edenlere selam olsun.

 

 

… İYİ VE KÖTÜ

 

Artık şunda bir anlaşalım bence;

*halk "zavallı"

*halk "uyuşturulmuş"

*halk "kendisinden gizlenen gerçeklerle kör, sağır olmuş"

*halk “dinini bunlar yüzünden yanlış yaşamış”

*halk “ahlaklı”

*halk “dürüst”

*halk “namuslu” falan değil!

Onlara “halk” falan deyip, hümanist düşüncelerle “ah bir görseler gerçekleri” diyoruz ya;

Hah işte onlar o senin ‘gerçekler’ dediğin şeyin dibine kadar farkındalar.

•onlar kandırıldıkları için o partilere oy vermiyorlar, onlar kendileri gibi oldukları için o partilere oy veriyorlar.

•onlar senin sandığın gibi uykuda değiller, aksine senden on kat daha fazla uyanıklar.


*O “HALK” ASLINDA KİM BİLİYOR MUSUN? *


O halk, havalimanında çalışan, turisti kazıklayan, taksici,

O halk, cuma namazından sonra torunu yaşında kızın kıçına bakıp iç çeken tonton amca,

O halk, altın günlerinde üst katında ki günahsız öğrenci kıza “eve erkek alıyor, orospular doldu apartmana” diye dedikodu yapan teyze,

O halk, tecavüze uğramamak için camdan atlayan kızın haberinin altına “zaten açık kapıymış, ne kaybederdi ki?” Yazan bacı,

O halk, daha geçen gün elimden zorla aldıkları, “çaldıysa çaldı, öncekiler çalmadı mı? Bu hiç olmazsa Müslüman, diğerleri siyonist köpeklerdi” diyen güvenlik görevlisi,

O halk, ambulansın peşine takılıp üç araç geçmeyi kar sayan trafikteki şoför,

O halk, ağzından “cahiliye devri” düşmeyen ama “kitap okuyunca başıma ağrılar giriyor” diyen adam,

O halk, “erkekler birbirini düzüyordu, Allah da Lut kavminin üzerine bela yolladı” diye derste anlatıp, akşam erkek öğrencilerinin üzerine çullanan dernek öğretmeni ,

O halk, anaları, babaları öldüğünde üzülmeden önce “sana bir daire fazla düştü” diye saç saça, baş başa giren insanlar,

O halk, her ramazan ekranda ki sahtekar “kütük Allah diyorduuu” dediğinde ağlayanlar,

O halk, ağzından “tanrı misafiri” düşmeyip pippa bacca’ ya tecavüz edip öldürenler,

O halk, rutin trafik çevirmesinde polise nereli olduğunu sorup en alttan, en üste otoriteye biat edip, yaltaklanmaya çalışanlar.

O halk, tek bir kitap okumayıp, her konuda fikri olanlar.

O halk; kendisi gibi düşünenden başkasının yaşamasını istemeyenler.

O halk, cehaletin hadsizliğinden, izlediği salak-saçma dizilerden veya yarışma programlarından mutlu olanlar.

 

Hakikaten şunda bir anlaşalım bence; halk bu...

 

Sen, ben, biz değiliz. Belki aynı parayı kazanıyor, belki aynı hayat standartlarında yaşıyoruz ama halk ne kandırılmış garibanlar,

Ne de senin onları sandığın kadar masumlar.

*ortada bir savaş var ve bu sadece ideolojilerin savaşı değil!*

*sadece iyi ve kötü’ nün savaşı!

 

 

… NE YAPMALIYIZ?

 

Allah için, rızası için

Her iyi ve güzel işi her şeyden önce ve mutlaka Allah için yapın. Onun rızasını kazanmak için yapın. Çünkü kesin bir biçimde bilin ki o zaman başarı onda, bereket onda, sağlamlık onda, estetik onda, huzur onda, güven onda, sevinç onda, sevgi onda, mutluluk onda ve tüm iyi ve güzel şeylerin tamamı onda.

Allah, işini güzel yapanları sever. (Ali İmran 148. ayet) 


… NASIL YAPMALIYIZ?


Nitelikli insanlar en zor problemleri bile sakince karşılar, merhaba der, en güzel şekilde nasıl çözerim diye düşünür, etrafına ümitsizlik vermez, huysuzluk yapmaz ve hoşnutsuz etmez, tam tersi sorunu çözümün ve başarının basamağı / merdiveni haline dönüştürür.

Etrafınızda böyle insanlar olmasına özen gösterin.

Hayatınıza renk, sevinç ve güven katarlar.

 


… BİZE ERDEMLİ İNSANLAR LAZIM

Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler,
Dinlediklerinde iyi duymayı düşünürler,
Görünüşleri bakımından cana yakın olmayı düşünürler,
Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler,
Konuşmalarında doğru sözlü olmayı düşünürler,
İşlerinde ciddi olmayı düşünürler,
Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler,
Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler,
Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler.

Konfüçyüs

 


EEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE

 

…Önyargısız ve samimiyetle sorgularsanız, gerçeğin bilgisi (hikmet) size sunulur…

 

 

erolyazıcı / ABBEYT ♥️

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Muammer Öztürk 11 Nisan 2024 09:00

    Ağzınıza yüreğinize sağlık

  • Sırrı Esen 29 Mart 2024 01:42

    Allah razı olsun ellerinize sağlık güzel bir yazı olmuş

  • Taner Özcan 28 Mart 2024 18:05

    Hayırlı iftarlar ağzına yüregine eline sağlık benim güzel abim