Mücadele

"Hayatın Sessiz Yankısı"
 
Henüz ayakkabılarının baağı çözüle çözüle yürüyen bir çocuktu. Sokak taşları, onun düşüp dizlerini yaraladığı yerlerdi; ama o yaralarda bile bir oyun, bir keşif vardı.
Annesinin sesi, mutfaktan gelen ekmek kokusuna karışırdı. Babasının elleri, akşam eve döndüğünde omzuna konar, dünyayı güvenli bir yer kılardı. O çocuk bilmezdi; aslında büyümek, defterine daha ağır kelimeler yazmak demekti.
Her gün yeni bir sayfa açılırdı ama fark etmeden ilk çizgiler, özlemin ve ayrılığın gölgeleriyle boyanıyordu.
 
Gençliğe adım atıldığında, kalbin yükü ağırlaşmaya başlar. İlk kez âşık olduğunda, geceler boyu uykusuz kalırsın. Adını duyduğunda kalbin yerinden çıkacakmış gibi çarpar, ama o kalbi saklamak zorunda kalırsın.
Bir bakışla umut yeşerir, bir suskunlukla bütün umutlar yıkılır.
Ve o görünmez çantaya, ilk büyük kırgınlık yerleşir.
Artık yalnızca çocuk değilsindir; her adımda daha çok hatıra, daha çok yük taşırsın. İnsan, büyüdükçe omzuna binen bu görünmez çantayı fark eder.
 
Birini sevmek, aslında kalbini hiç tanımadığın birine emanet etmektir.
Bir gülüşünde dünyayı unutursun, bir vedasında ise dünyanın bütün kapıları yüzüne kapanır.
Bir zamanlar kalbinde çiçek açan duygular, bir gün kuruyup düşer. O çiçeklerin toprağında yalnızca sessizlik kalır.
Ama işte, insan sevdikçe ve kaybettikçe büyür. Yara alır, ama yaralarının içinde kendi gücünü keşfeder.
Sevgi, hem insanı en çok yücelten hem de en çok tüketen sınavdır.
 
Yalnızlık, kalabalığın içinde duyulan en derin sestir.
Bir gün sofrada yan yana oturursun, kahkahalar yükselir, ama sen kendi içine çekilmiş bir suskunluğun içinde kalırsın.
Gece yatağa uzandığında odan sessizdir; ama zihninde binlerce ses dolaşır.
Yalnızlık, bir gölge gibi seni takip eder. Bazen dost olur, bazen düşman. Ama en çok, insanı kendi kalbiyle yüzleştirir. Ve işte bu yüzden yalnızlık, öğretmenin ta kendisidir.
 
Ama bütün ağırlıklara rağmen sabah yine doğar.
Bir gün ummadığın bir yerde, belki bir tebessümde, belki bir çocuğun masum bakışında yeniden hayatı hissedersin.
Karanlık ne kadar uzun sürerse sürsün, güneş bir yerden doğmayı bilir.
İnsan da öyledir: ne kadar kırılırsa kırılsın, içinde yeniden filizlenen bir umut taşır.
Ve belki de hayatın en büyük sırrı budur: düşmek, kırılmak, ama her seferinde yeniden ayağa kalkabilmek.
 
---
 
Sezgin Demir 
"Her düşüş, insanı kendi doğuşuna taşır."
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Üzeyir Ağa YAŞAROĞLU 17 Eylül 2025 13:10

    Yüreğine sağlık sezgin kardeşim. Bu arada hayırlı olsun ve devamlarını nasip etsin inşallah.