KAHROLSUN MEVZÛAT: KAMU KONUTLARI KÂNÛNU - 3

KAHROLSUN MEVZÛAT: KAMU KONUTLARI KÂNÛNU - 3

 


C)-Mêmûrun, Eşinin, Çocuğunun Ve Kânûnen Bakmakla Mükellef Bulunduğu Ve Konutta Birlikte Oturduğu Âile Fertlerinin Düzenli Gelir ve Tasarruf Varlıkları İle İlgili Puanlama

 

     1)-Aylık ve özlük hakları ile ilgili gelirler hâriç olmak üzere, konut kirâ gelirleri dışındaki diğer tüm sürekli gelirlerinin yıllık toplamının belirlenen rakamı geçme durumu (Gelir > (15.000 gösterge rakamı * mêmur maâş katsayısı) ise, -1 puan)

 

       2)-Kamu konutunun bulunduğu il veya ilçenin belediye ve mücâvir alan sınırları içinde oturmaya elverişli konut sayısı (Konut başına -15 puan)

 

     3)-Aynı il veya ilçede konutun bulunduğu il veya ilçenin belediye ve mücâvir alan sınırları dışında kalan yerler ile başka il veya ilçelerde oturmaya elverişli konut sayısı (Konut başına -10 puan)

 

Mêmûrun, eşinin, çocuğunun ve kânûnen bakmakla mükellef bulunduğu kişilerin gelir ve tasarruf varlıklarının durumunu tesbît etmek için yapılan bu 3 puanlama esası; puanlama esaslarının en cücüklü, çetrefilli, çirkin, mantıksız, hakkaniyete aykırı bölümünü oluşturmaktadır.

 

Bu bölümde, mêmûrun ve üstlenmiş olduğu “sosyal yük”ünün ekonomik varlığı “bir bütün hâlinde” değerlendirilmekte ve tesbît edilen her varlık mêmûrun aleyhine kullanılmaktadır.

 

Şöyle ki:

 

1)-Konut kirâ gelirleri dışındaki sürekli gelirden maksat arsa, tarla, bahçe, işyeri kirâ geliri olarak düşünülebilmektedir.

 

Ancak, “süreklilik” tâbirinden maksadın ne olduğu tam olarak da belirtilmemiştir. Belirli bir süre “sürekli gelir” gibi görünse de “geçici süreli olan” têlif-patent-ıslah, know how hakkı, nafaka ve tazmînat geliri gibi gelirler de sürekli gelir grubunda sayılabilmektedir.

 

Ayrıca; Hazîne bonosu,  hisse senedi, döviz, değerli mâden, kripto para, ..vb. likiditesi olan varlıkların yıl içindeki değer artışı da bir gelir olmakla birlikte, sürekli gelir olarak dikkate alınmamıştır.

 

Bu husus, değerlendirmenin gerçekçi olmasını önlemektedir.

 

2)-Eğer söz konusu olan husus “ekonomik durumu zayıf olan mêmûrun korunması” ise; mevzuatta anılan âile fertleri üzerine kayıtlı milyon TL değerindeki işyeri, arsa, tarla, bahçe, araç, kooperatif hissesi, şirket hissesi, banka varlıkları, yastıkaltı varlıklar, têlif-patent-ıslah vb. know how hakkı, .. gibi “mal bildirimine tâbi olan ve olmayan maddî ve mânevî varlıkların değeri” dikkate alınıp buna göre puanlama yapılmalıdır.

 

3)-Ne şekilde olursa olsun, Mêmûrun üstlendiği mêmûr ile birlikte kalan sosyal yük niteliğindeki usul ve fürûa âit varlıklarının hesaplamaya dâhil edilmesi yanlış bir yaklaşımdır.


Değerlendirmeye dâhil edilecek olsa bile; “mal varlığı ve borç dengesi”nin değerlendirmeye alınmadan, mêmûr ile birlikte kalan sosyal yükün sâdece sâhip olduğu konutun dikkate alınması yanlış bir yaklaşımdır.

 

4)-Evli olmak (+6) puan ve sosyal yük üstlenmiş olmak (+1) ve (+3) gibi puanla ödüllendirilir gibi görülürken, söz konusu kişilerin konut mülkiyeti nedeniyle (-15) puan düşülmesi başlı başına bir çelişkidir.

 

Üstelik, puan verilen çocuk sayısı 2 ile kısıtlı olup 2’den daha fazla olan çocuklardan biri üzerine olan konut nedeniyle de (-15) puan düşülmekte; “çocuk sayısının 2’den fazla olması hâlinde, konut varlığı nedeniyle puan düşülmeyeceği”ne dâir herhangi bir istisnâ / muâfiyet de bulunmamaktadır.

 

5)-Bütün gelirin tasarrufa ayrılması mümkün olmadığından, elde edilen gelir ya tamâmen harcanmakta ya da kısmen tasarrufa dönüştürülmektedir.

 

Bu nedenle, hem gelirin hem de oluşturulmuş tasarrufun birlikte “negatif yönde ikili hesaplama” şeklinde mêmûrun aleyhinde kullanılması kesinlikle âdil olmayan, hatâlı ve yanlış bir yaklaşımdır.

 

Bu uygulama ile bir mêmûr; hem gelir elde etme kapsamında (-1) puan hem de gelirini konut olarak değerlendirmesi nedeniyle (-10 / -25 puan) olmak üzere toplam (-25) puana kadar iki def’â cezâlandırılmaktadır.

 

Tasarruf varlıklarını konuttan daha değerli ve likiditesi daha yüksek taşınır ve taşınmaz varlıklardan yana kullanıp da konut sâhibinden daha zengin olan bir mêmur, açık ara puan farkı ile konuttan faydalanma hakkını elde etmektedir.

 

6)-Temel prensip olarak: DENK GÖREV, EĞİTİM VE STATÜDEKİ MÊMÛRA DENK ÜCRET VERİLİR.

 

Bu nedenle, aynı miktarda verilen bir ücretin, bir mêmûru zenginleştirirken diğer bir mêmûru fakirleştirmesi mümkün değildir.

 

Statüsü yüksek olan mêmur, söz konusu seviyeye gelinceye kadar birçok mâliyete ve zahmete zâten katlanmış olduğundan, aynı seviyeye gelme isteği ve başarısı gösteremeyen mêmûra göre daha yüksek maâş alması doğaldır.

 

Ancak: Aynı gelir seviyesinde olup da diğerine göre daha zenginleşen bir mêmur, sorumluluk ve bilinçlilik duygusu taşıması sonucu kendi tutumu nedeniyle zenginleşmekte; fakirleşen mêmur da kendi savurganlığı ve iş bilmezliği nedeni ile fakirleşmektedir.

 

Kimi mêmur har vurup harman savurmuş, belki yasa ve ahlâk dışı işlere girip bütün kazancını tüketime harcamış iken; diğer bir mêmur büyük bir sorumluluk ve tutumluluk örneği gösterip dişinden tırnağından attırmış, her türlü sosyal ve kültürel imkân ve fırsatlardan vazgeçmiş, yıllarca kredi taksiti ödemek sûretiyle tasarrufta bulunmuş olabilmektedir.

 

Bu “başarılı ve sorumlu hayat ve para yönetimi” olarak ifâde edilebilecek olan bu pozitif tutum, mêmûrun bakmakla yükümlü olduğu ve birlikte ikâmet ettiği âile fertleri için de geçerlidir.

 

Bu bağlamda, adâlet ve hakkâniyetten uzak olan söz konusu puanlama esâsını uygulamak sûretiyle:

 

    *Elde ettiği kazancı, barınma güvenliğini sağlayıcı ve gelir getirici ekonomik bir güce dönüştüren basîretli ve sorumlu davranan mêmûrun ve ayrıca, bakmakla yükümlü olduğu kişinin ve fürû âile ferdinin “başarılı ve sorumlu hayat ve para yönetimi”nin takdir ve taltîf edilmesi ve “bizzat ek puan verilerek ödüllendirilmesi” gerekirken; bu tutumlu ve sorumlu davranışı bir aleyhlerinde bir cezâ konusu hâline getirilmiştir.

 

     *Har vurup harman savuran, gününü gün eden başarısız ve sorumsuz hayat ve para yönetimigösteren, basîretsiz, sorumsuz, tutumsuz ve duyarsız mêmur ise ödüllendirilmiştir.

 

    *Ayrıca, sıra tahsîsi için kullanılan bu puanlamada meslekî sınıflandırma da bulunmamaktadır.

     Yüksek gelir sağlayan kariyere sâhip mêmurlar da yüksek tasarruf gücü oluşturması nedeniyle âdetâ cezalandırılmaktadır.

 

Sorumlu hayat yaşayanı cezâlandıran ve buna karşılık sorumsuz hayat yaşayanı ödüllendiren ve koruyanbu yaklaşım, hiç de âdil ve mantıklı bir yaklaşım değildir.

 

Dolayısıyla; negatif anlamda (-1 ; -10 / -15) puan uygulanan bu kriterlerin, sorumlu hayat yaşama karakterine sâhip mêmûr açısından tam aksi yönde (+15) puan olarak uygulanması gerekmektedir.


 

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

Genel maksat îtibârıyla; konut kirâlamadaki güçlükler, kirâların çok yüksek olması ve diğer zorunlu hâllerde oluşturulması gereken kamu konutları ile ilgili sorunun 2 çözüm yolu bulunmaktadır:

 

     A)-Usulde düzenleme yapmak

 

     B)-Kamu konutu edinmede düzenleme yapmak

              1)-Kirâ katkı payı ödemek

              2)-Kamu konutu oluşturmak

                        a-İnşâ etmek

                       b-Satın almak

                       c-Kirâlamak

 

Bu bağlamda:

 

1)-Her şeyden önce tahsis usulünde yer alan haksız puanlama yönteminin âcîl olarak kaldırılması ve âdil bir yöntemin uygulamaya sokulması gerekmektedir.

 

2)-“Hedef kitleye nakdî ya da aynî katkı sağlamak” amacıyla yürürlüğe sokulan diğer bütün uygulamalarda görüldüğü üzere: Devletin yaptığı nakit ödemeler, vergi indirimleri, hibe katkıları ve fâiz sübvansiyonları; söz konusu mal ve hizmeti sunan “piyasadaki kan emici sistem unsurları tarafından yapılan zamlar” ile kısa sürede emilmekte ve söz konusu fayda hedef kitleye hiç sağlanmamış gibi olmaktadır.

 

Devlet bu şekildeki bir uygulama ile ÂDETA SİSTEMİN KAN EMİCİLERİNİ BESLEMEKTE VE FONLAMAKTADIR.

 

Bu kapsamda, “nakit kirâ yardımı” hiçbir zaman hedefine ulaşmayacak ve Kamu bütçesinde “gereksiz ama sürekli şekilde” ciddî miktarda kayıplara neden olacaktır.

 

Bu nedenle, nakit kirâ yardımı hiçbir şekilde uygulanmamalıdır.

 

3)-Nakit kirâ yardımının uygulanamaz olması nedeniyle, kamu konutu sayısının “mülkiyet” ya da “kirâlama” yoluyla arttırılması en doğru çözüm olarak görülmektedir. 


Ancak:

 

    a)-Kamu konutu arsa edinme ve inşâ etme mâliyetinin çok yüksek olması, ciddî miktarda bakım ve ekip bulundurma mâliyetine sebep olması, ..gibi nedenlerle “inşâ ya da satın alma yoluyla mülk kamu konutu edinme politikası” çok doğru bir yöntem olarak görülmemektedir.

 

     b)-Bu durumda, diğer yöntemlerin anlamsızlığı, imkânsızlığı ya da ekonomik olmaması nedeniyle; uygulanabilir en pratik ve mâliyeti en ucuz yöntem olarak konut kirâlama yöntemi görülmektedir.

 

     Zâten çok geniş çaplı uygulanmamakla birlikte: İlgili Yönetmeliğin 4. maddesinde, “kirâlama yapmak” ya da “piyasadaki kirâ bedeli ile kamu konutu kirâsı arasındaki farkı kurum tarafından ödemek” sûretiyle kamu konutu oluşturulmaktadır.

 

     Söz konusu kirâlama uygulamasının Ülke genelinde yaygınlaştırılması, kamuya açık ve şeffaf şekilde “ihâle ile kirâlama yöntemi ile yapılması”, kamu konutu têmîn etme sorununun çözümünde en doğru çözüm yöntemi olarak görülmektedir.

 

Bu bağlamda: Konut kirâlarının maâşın %50’sini geçtiği günümüzde, genellikle yurt dışında çalışanlar için uygulanan konut kirâlama ile ilgili hükmün yurtiçinde görev yapan mêmurlar için de geniş kapsamlı şekilde uygulanmaya başlaması gerekmektedir.

 

Bu konuda yapılacak düzenlemenin Devletin bütçesine hiçbir mâliyeti bulunmamaktadır.

 

Aksine; yapılacak olan düzenleme, Milletin Devletinden duyduğu mutluluk ve memnûniyeti arttıracaktır!

 

Bu yazı serisinde, konu ve puan miktârı îtibârıyla gerekli, mantıklı ve âdil olduğunu değerlendirdiğim konulara girmediğimi özellikle hatırlatmak istiyorum.



NOTLAR:

     *Nasîp olursa; 2025 yılı Eylül ayında, 1 adet şiir ve 1 adet makâle serisi olmak üzere  2 adet kitap yayınlanması plânlanmaktadır.

   

   *"Sanat, Hak ve halk içindir!" düstûruyla yazmaya çalıştığım yazı ve şiirlerime yorum yapmak sûretiyle sağladığınız katkı için çok teşekkür ederim!


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Abdulmuttalip ARSLAN 26 Mayıs 2025 11:52

    EYVALLAH EVİ OLMAYANA ALLAH EN KISA SÜREDE EV ALMAK NASİP ETSİN. YOKSA HAYAT ZOR.