HER GÜNE BİR HİKAYE

Afrika’da çalışan bir antropolog yerli kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir. Ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü, o meyveleri yemek olacaktır. Onlara “Haydi, şimdi başlayın! Birinci olan alacak!” dediğinde o an bütün çocuklar ele ele tutuşarak koşmaya başlarlar. Ağacın altına beraber varırlar ve meyveleri hep beraber yemeye başlarlar.

Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler:

“Biz ‘ubuntu’ yaptık. Eğer yarışsaydık, yarışı kazanan bir kişi olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül olan meyveyi yiyebilir? Oysa ubuntu yaparak meyveleri hepimiz yedik.”

Sonra antropoloğa ubuntunun anlamını açıklarlar:

“Ben, biz olduğumuz zaman ‘ben’imdir.”

KISSADAN HİSSE;

 

İnsanoğlu kendini gerçekleştirmek, anlamlı bir hayat sürmek istiyor. Milyarlarca benzeri arasında bir fark ortaya koymak, bir artı değer üretmek… Öylesine geçip gitmemiş olmak… Dünya yolculuğunu mutlu, huzurlu, kalben mutmain bir şekilde yapmak… Göçtükten sonra da ardında güzel izler bırakmış olmak, hayırla yad edilmek geride kalanlarca…

Ben kimim? Niçin yaşıyorum? Bu çaba, emek, koşturma ne diye? Benden/ bizden geriye ne kalacak?

Bu gibi sorulara verdiğimiz cevaplarla bir anlam dünyası kuruyoruz kendimize. Aynı dünya üzerinde yaşanan nice dünyalar var hayatın farklı farklı tecrübe edildiği.


VESSELAM 


ADNAN KESİK