Eski zamanlarda bir hükümdar esirlerden birini, diğer esirleri kışkırtıyor isyana sevk ediyor diye cezalandırmak istedi. Bu tür suçlara verilen ceza da idamdı. Esir bunu bildiği için, “ölümden öte yol yok” felsefesiyle kendi dilinde padişaha sövüp saydı, içini iyice döktü. Padişah esirin dilinden anlayan bir vezirine:
-Bu adam neler söylüyor? diye sordu. Vezir temiz yaradılışlı, iyilik yanlısı birisiydi. Esirin sarf ettiği kötü sözleri değil de:
“Ben bir hata ettim. Bir padişah olarak sana yakışan ise affetmektir. Allah da bağışlamayı ve bağışlayanları sever.” diyor, dedi.
Vezirin bu sözleri padişahı etkiledi, merhamete geldi ve esiri affetti.
Fakat esirin dilinden anlayan kötü yürekli bir başka vezir ortaya atılarak:
-Padişahım! Bu esir söylenenlerin tam tersine size en ağır küfürleri savurdu, ağzına geleni söyledi, dedi.
Padişah soylu bir davranışta bulundu ve kötü yürekli vezire hitap ederek:
“Diğer vezirimin söylemiş olduğu yalan, senin söylemiş olduğun doğrudan daha çok hoşuma gitti, senin gammazlığına itibar etmiyorum.”
dedi ve af kararını geri almadı..
KISSADAN HİSSE;
Bazı yalanlar vardır ki,iyiliklerle donatılmıştır,karşılığında merhamete dönüşür.
VESSELAM.
Adnan KESİK