Nietzsche’den Marx’a, Platon’dan Diyojen’e… Felsefenin en etkili düşünürlerinin buluştuğu 4 masa. Siz akıl, ahlak, ruh ya da devrim masalarından hangisinde otururdunuz?
Nietzsche: “Tanrı öldü!”
Kant: “Ama kategorik imperatif hâlâ ayakta.”
Seneca: “Sakin olun, evrenle uyum içinde yaşayın.”
Hypatia: “Bilimsel düşünceyi savunuyorum, erkek egemenliği yıkılsın.”
Bu masa, akıl, ahlak ve isyanın kesiştiği yer. Hem bireysel özgürlüğü hem de evrensel ahlakı savunan, gerektiğinde sisteme karşı duran filozoflar burada.
Kierkegaard: “İnanç bir sıçrayıştır.”
Hume: “Sebep-sonuç mu? Emin misin?”
Marcus Aurelius: “Kontrol edemediklerin seni endişelendirmesin.”
Platon: “Gerçeklik gölgelerden ibaret değildir.”
Varoluş, şüphe ve erdemin buluştuğu bu masada, insanın iç dünyasına ve hakikatin peşine düşülüyor.
Schopenhauer: “Hayat acıdır.”
Hegel: “Diyalektik ilerler, rahat olun.”
Spinoza: “Tanrı doğanın ta kendisidir.”
Aristoteles: “Her şeyin bir nedeni vardır.”
Evreni anlamak için büyük düşünce sistemleri kuran filozoflar bu masada bir araya geliyor.
Marx: “Felsefe dünyayı yorumladı, mesele onu değiştirmek.”
İbni Haldun: “Tarih, uygarlıkların döngüsüdür.”
Sokrates: “Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez.”
Diyojen: “Sen kimsin de güneşimi kesiyorsun?”
Bu masa, düşünmekle kalmıyor, toplumu sorguluyor ve değişim için harekete geçiyor. Devrimci akıl ile sorgulayıcı yüreğin buluşma noktası burası.
İster aklın, ister ruhun, ister sistemin, ister devrimin masasında olun… Felsefe, her zaman düşüncenin en keskin kılıcıdır.