BAĞIMIZ ALLAH, SAFIMIZ HAK İÇİN
Bismillahirrahmanirrahim
Zulüm yeryüzüne yayıldığında,
Hak sahiplerinin sessizliği, o zulmün en büyük yardımcısı olur.
Biz Müslümanlar sadece namazda değil,
Zulme karşı duruşumuzda da saf bağlamalıyız.
Çünkü Allah, kendi yolunda bir araya gelip savaşanları şöyle över:
“Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirine kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saff Suresi, 4)
Bugün mazlumun ahı semaya yükseliyor.
Çocuklar, kadınlar, yaşlılar ateş altında.
Düşman sadece toprağa değil, inancımıza, kardeşliğimize ve birliğimize saldırıyor.
Ve Allah bu noktada bizlere sesleniyor:
“Kendilerine savaş açılan kimselere, zulme uğradıkları için savaş izni verilmiştir.” (Hac Suresi, 39)
Bu bir çağrıdır!
Saldıranlara karşı birlik olmak, sadece bir tercih değil;
Kur’an’ın bize verdiği bir görevdir:
“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, fakat aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.” Bakara 190
Savunma hakkımız meşrudur.
Ama ölçüyü aşmadan, düşmana benzemeden...
Ve biz yalnızca kendimizi değil, her mazlumu savunmakla sorumluyuz:
“Size ne oluyor ki, ‘Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan şu şehirden çıkar’ diyen zayıflar uğruna savaşmıyorsunuz?” (Nisa 75)
Bugün birlik olmazsak, yarın özgür kalamayız.
Güçlü bir cephe kurmadan barış, sadece bir hayal olur.
Kur’an der ki:
“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın…”
(Enfal 60)
Ve Resûlullah (s.a.v) bize ümmetin nasıl bir bütün olduğunu hatırlatır:
Saflarımızı sıklaştıralım, dualarımızı birleştirelim, yüreklerimizi Allah’a bağlayalım.
Zira biz sadece savaşan bir ümmet değiliz;
Adaleti ayakta tutmakla emrolunmuş bir ümmetiz.
"Ya Rabbi, zalimin değil, mazlumun yanında durmayı nasip eyle."
Ama ya susarsak?
“Zalim görülüp de zulmü engellenmediğinde, Allah umumi bir azapla gelir.”
(Ebû Dâvûd, Melâhim 17)
Sükût, tarafsızlık değildir. Sessizlik, zalimin yanında saf tutmaktır.
O hâlde safımız belli olmalı!
Zalimle aynı çizgide duramayız.
Mazluma sırtımızı dönemeyiz.
Bu ümmet, Allah’ın adını ayakta tutmakla görevli bir ümmettir.
Bizim davamız sadece coğrafya değil; adaletin, merhametin, kardeşliğin davasıdır.
"Ya Rabbi, zalimin değil, mazlumun yanında durmayı bize nasip eyle. Bizi birleştir, dirilt ve safımızı sağlam eyle.
Ve Sevgili Peygamberimiz bu görevi şöyle açıklıyor:
“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et!”
Ashab-ı Kiram dediler ki:
“Ya Rasûlallah, mazluma yardım ederiz ama zalime nasıl yardım edeceğiz?”
Rasûlullah (s.a.v) buyurdu:
“Onu zulmünden alıkoyarak yardım edersin.”
(Buhârî, Mezâlim 4)
Açıklama: Bu hadis, zulme sessiz kalmanın kardeşliğe aykırı olduğunu gösterir. Haksızlık yapanı engellemek de bir yardımdır. Bugün bir ümmet olarak bunu yapma zamanıdır.
Ve Resûlullah (s.a.v) bize ümmetin nasıl bir bütün olduğunu hatırlatır:
“Müminler birbirini sevmekte, birbirlerine merhamet etmekte ve birbirlerine şefkat göstermekte bir beden gibidir. Vücudun bir organı rahatsız olursa, diğer organlar da uykusuzluk ve ateşle onun acısını paylaşır.”
(Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
Açıklama: Bir vücut gibi hissetmek... Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Afrika’da bir kardeşimiz ağlıyorsa, biz de gözyaşı dökmeliyiz. Susmak, vücudun hastalığa direnmemesi gibidir.
3. Zalime Karşı Susmanın Cezası
“İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmünü engellemezlerse, Allah’ın onlara umumî bir azap göndermesi yakındır.”
(Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 9)
Açıklama: Sessizlik, bir ümmeti helake götürür. Zalim susarsa değil, ümmet sustuğunda kazanır.
Unutmayalım ki:
“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, onu hor görmez.”
(Müslim, Birr 32)
Açıklama: Bugün kardeşimize sırt dönme değil, omuz verme günüdür. Ümmetin kardeşliği sadece duada değil, mücadelede de birlikte olmayı gerektirir.
“Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet günü sıkıntılarından birini giderir.”
(Müslim, Birr 58)
Açıklama: Kardeşimizin dünyadaki sıkıntısını umursamamak, ahirette kendi sıkıntımızla baş başa kalmaktır.
EROL
Gazze ve Tüm Mazlum İnsanlar
1. Hac Suresi 39-40. Ayetler
“Kendilerine savaş açılan kimselere, zulme uğradıkları için savaş izni verilmiştir. Şüphesiz Allah onlara yardım etmeye kadirdir.”
“Onlar, sadece ‘Rabbimiz Allah’tır’ dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmeseydi, mutlaka manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler –içinde Allah’ın adı çok anılan yerler– yıkılırdı. Allah, kendisine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz Allah güçlüdür, mutlak galiptir.”
Yorum: Bu ayet, Müslümanların mazlum olduklarında savaşa izinli olduklarını ve kendilerini savunmak için birleşebileceklerini açıkça belirtir. Aynı zamanda bu mücadele sadece Müslümanlar için değil, tüm ibadethaneleri koruma mücadelesidir.
“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, fakat aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.”
Yorum: Bu ayet, savaşın sadece saldırıya karşı ve savunma amaçlı yapılabileceğini, ancak yine de ölçüyü aşmamak gerektiğini bildirir. Düşmana karşı birleşme, savaşta disiplinli ve ölçülü olunmasını içerir.
3. Enfal Suresi 60-61. Ayetler
“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Bununla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onların dışında sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği başka düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız, size tastamam ödenir ve siz zulme uğratılmazsınız.”
“Eğer barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Şüphesiz O, işiten ve bilendir.”
Yorum: Ayet, Müslümanların caydırıcı bir güç oluşturmalarını ve gerektiğinde savaşabilecek şekilde hazırlıklı olmalarını öğütler. Amaç savaş değil, barışı korumaktır. Ancak saldırı olduğunda birleşerek savunma yapılır.
“Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirine kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.”
Yorum: Bu ayet, Müslümanların bir araya gelerek disiplinli bir cephe oluşturmasının Allah katında değerli olduğunu bildirir. Birlik ve düzen içinde savunma yapılmalıdır.
“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve 'Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan şu şehirden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu) gönder, bize katından bir yardımcı yolla' diyen zayıf erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna savaşmıyorsunuz?”
Yorum: Zulme uğrayanların yardımına koşmak, bir topluluğun saldırıya uğraması durumunda birleşip onları savunmak, müminlerin görevidir. Bu da fiilî birleşme ve harekete geçmeyi içerir.
Konu:Zulme Karşı Birlik – Ayet ve Hadislerle Müslümanların Saf Oluşturması
1. Farkındalık
Zulüm sadece toprağa değil, kalplerimize yapılıyor.
Suskunluk büyürse, zalim kazanır.
Mümin, sadece dua eden değil, mazlumun yanında duran kişidir.
Kur’an sesleniyor:
“Kendilerine savaş açılan kimselere, zulme uğradıkları için savaş izni verilmiştir.”
(Hac 39)
Şimdi saf bağlama vakti!
2. Hadis
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et!”
“Zalime nasıl yardım ederiz?” diye soruldu.
“Onu zulmünden alıkoyarak!”
(Buhârî)
Kardeşlik; susmak değil, zulmü durdurmaktır.
3. (Ümmetin Tek Vücut Olması)
Ümmet, beden gibidir…
“Bir organ acırsa, diğerleri de acıyı hisseder.”
(Buhârî)
Gazze’de ağlayan çocuk için, biz burada uykusuz kalmalıyız.
Yoksa “beden” değil, “dağıtılmış bir kalabalık” oluruz.
4. (Zalime Karşı Susmamak)
“Zalim görülür de zulmü engellenmezse, Allah umumi azap gönderir.”
(Tirmizî)
Sessizlik, tarafsızlık değildir.
Sessiz kalan ümmet, zalimin tarafında olur.
5. (Final – Dua ve Çağrı)
Bugün birlik olmazsak, yarın özgür kalamayız.
Kur’an:
“Allah, saf bağlayarak savaşanları sever.”
(Saff 4)
"Ya Rabbi, zalimin değil, mazlumun yanında durmayı bize nasip eyle!"
Esselamü aleyküm ve rahmetullah.