1950’li yıllarda Türkiye’de yol güzergahı belirlemek için eşeklerin doğal eğim hesaplama yeteneğinden yararlanıldı. Amerikalı mühendislerin şaşkınlıkla izlediği bu yöntem, pratik zekânın unutulmaz bir örneği olarak tarihe geçti.
Eşek, doğası gereği hafızası güçlü, zekâsı pratik ve çevreye uyum sağlayan bir hayvandır.
Bir defa gittiği yolu asla unutmaması, yokuşları matematiksel bir eğimle tırmanması ve tehlikelerden ders çıkarma yeteneği onu değerli kılar.
1950’li yıllarda Türkiye’de yol güzergahı belirleme çalışmalarında bu özelliklerden yararlanılmış, hatta Amerikalı mühendislerin hayretle izlediği ilginç bir yöntem uygulanmıştır. İşte eşeklerin mühendislikteki şaşırtıcı rolü…
Eşek, bir defa gittiği yolu asla unutmaz.
Yokuşları mühendis gibi matematiksel bir eğimle çıkar.
Kısa mesafelerde viraj alarak tırmanır.
Bir kere düştüğü çukura ya da bastığı bataklığa bir daha girmez.
Sıpasını doğururken yardım almaz, bakımını ve eğitimini kendisi yapar.
Kendisine iyilik yapanı da kötülük yapanı da unutmaz.
Yakından bakıldığında gözleri büyüleyicidir.
1950’li yıllarda, Türkiye’de yol güzergahı belirlemek için modern ölçüm cihazları bulunmadığından pratik bir yöntem uygulanırdı. Nafia mühendisleri, eşeği yokuşa sürer, ardından ekipler şeritmetre ile ölçüm yapar, eşeğin ayak izlerine kazık çakarak yolun istikametini belirlerdi.
Bu yöntemin sırrı, eşeklerin %7 eğimin üzerine çıkmamasıydı. Böylece doğal olarak en uygun rampa güzergahı tespit edilirdi.
O dönemde Türkiye’ye gelen Amerikalı mühendisler bu yöntemi görünce önce anlam verememiş, açıklamayı duyunca kahkahalara boğulmuşlardı. Gülüşmelerin ardından biri, “Peki eşek bulamazsanız ne yapıyorsunuz?” diye sormuştu. Türk yetkilinin cevabı ise hem esprili hem anlamlıydı:
“Amerika’dan mühendis getirtiyoruz.”