EKMEĞİN GÖLGESİ

 Ekmeğin Gölgesi Bir Ülkenin Sessiz Savaşında her bir ferdin kendisini kapsayan bölümlerden şikayet edebilmesidir.

Mesela Sabah erken saatlerde pazara çıkan yaşlı bir kadını ele alsak,domatesin kilosunu elinde hesaplayarak bırakıyor Diğer bakıp alamadıkları gibi. Birkaç yıl önce gözü kapalı aldığı şeyleri artık yalnızca bakıp geçmekte. 

Ekmeğin gölgesi de gittikçe uzamakta. Artık bu topraklarda,sofralar küçülüyor, suskunluklar ise git gide büyüyor. Kimse yüksek sesle şikâyet etmiyor,edemiyor belki ama herkesin içinde sessiz çığlık çığ gibi büyümekte kendi içinde ki bir savaş halinde.

Geçim denen yük, insanların omuzlarında görünmez bir kambur gibi büyümekte.
Yemek yeme ihtiyacının bir insanın gerekli, gereksinimi olduğunu kimse anlamıyor.

Alamadığı her birşey kişide hem ruhsal hem bedensel eksikliklerini hissettiriyor.
Bu da onun zamanla isyanlarına neden oluyor
Eksilme, eksiltme, ötelenme duygularını çoğaltacaktır.


Çaresizlik psikolojik çöküntüler her geçen gün yıpratıyor Bir babanın çocuğuna alamadığı bir meyve bir çikolata gibi kendisin de yarattığı çöküntüyü yaşamayan kimse anlayamıyor.


Bu durum ne kadar devam eder ne zaman normale döneriz bilemem ama insanlık tüm hızıyla kayboluyor bunu çok iyi biliyor, gözlemliyoruz.
Bu savaşın ne kazananı var ne kaybedeni; ama herkes yorgun. 

Ekmeğin gölgesinde bu ülke, artık sadece tok olmayı değil, görülmeyi de bekliyor. Belki bir gün, gölge uzamaz artık sofralara. Belki bir gün, herkes hakkıyla doyar...
Karnı tok olmak değil mesele, ruhlarda aç şimdi.
Emel Araz


---






Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.