* DERVİŞE SORMUŞLAR *
"Nasıl isteyelim?"
Derviş dedi ki :
"Birşey istersen insandan isteme! Verse minnettir, vermese zillettir..
Sen Allah'tan iste,
Verse nimettir, vermese hikmettir"
Sormuşlar Dervişe ;
"Hayat nicedir?" Demiş ki : "Hayat bilmecedir..
Attığın her adım bir hece.. Çözene gündüz, çözemeyene gecedir"
Dervişe sordular ;
"İnsan nasıl sabreder?" Derviş dedi ki :
"Unutursun sabredersin, Bu en güzelidir.!
Kabul edersin, sabredersin..Bu en Doğrusu dur.!
Vazgeçersin sabredersin..Bu en zorudur.!
Bir de işini Allah'a havale eder, sabredersin. İşte bu en yücesidir.!
Dervişe demişler ki ;
"Bir adam, senin hakkında konuştu"
Derviş de demiş ki :
"Kendi sayfasıdır, istediği gibi doldurabilir!"
Dervişe sormuşlar ;
"Arif kimdir?"
Derviş de demiş ki :
"Derdini sade anlatan adam Dertlidir.!
Güzel anlatan Edebiyatçı.! Haliyle anlatan Aşık.! Tebessümüyle örten Arif'tir!"
Dervişe sormuşlar ; "Evlilikte 50 yılı nasıl devirdiniz? Diye.. Cevaplamış Derviş :
- O deli olduğu zaman,
ben Veli oldum..
Ben deli olduğum zaman o Veli oldu"
Dervişe sordular ;
"Nasıl olalım?"
Derviş dedi ki :
"Musibet karşısında,
Metanetli..
Cehalet karşısında, Marifetli.!
Husumet karşısında, Mağfiretli.!
Kötülük karşısında,
Hayır sahibi.!
Kabalık karşısında, Letafetli ol ki!
Yaradan seni Sabrından ötürü sevsin.!
Dervişe sormuşlar ; "İnsanın başına gelecek en güzel nasip nedir?"
Derviş demiş ki :
"Herkesin birşeyler anlatmak istediği şu yalan dünya da, seni dinlemek isteyen birine rastlamaktır"
Dervişe sormuşlar ;
"En zor olan nedir.!?
"Sözdür" demiş.. Anlatması da zor anlaması da.!
*DERVİŞ* : Dînen töre ve yasalara bağlı, yoksulluğu, çile çekmeyi benimsemiş kimse.
*MÜBAREK* : Bolluk getiren, bereketli, verimli.
"Nisanın mübarek yağmurları başladı"
İkinci anlamı:
kutlu, kutsal, uğurlu.
"Mübarek yurdumuz hizmet bekliyor"
*TEVEKKÜL* : Her şeyi Allah’a, yazgıya bırakma, yazgıya boyun eğme, her şeyi Allah’tan bekleme.
*MİNNET* : Yapılan iyiliğe karşı olarak kişinin kendisini borçlu sayması ve hissetmesi.
*NİMET* : Bağış, iyilik, bereket, lütuf.
*HİKMET* : bilgelik.
bilinemeyen neden, gizine akıl ermeyen neden.
"Herhalde bunun bir hikmeti vardır"
*ZİLLET* : hor görülme, horlanma, aşağılanma, alçalma.
*ARİF* : Anlaması, kavraması, sezgisi güçlü, anlayışlı (kimse).
"O ariftir, anlar"
*VELİ* : Bir çocuğun her türlü durumundan ve davranışlarından sorumlu kimse. İkinci anlamı:Ermiş, Eren, Evliya.
*METANET* : Metin olmak, insan psikolojisini olumsuz etkileyen durumlarda bile güçlü kalmayı başarmak. İkinci anlamı: Başını öne eğmemek, vakur olmak.
*MUSİBET* : Beklenmedik bir zamanda gelen kötülük, sıkıntı veren durum.
İkinci anlamı: uğursuz.
*MARİFET* : Herkesin gösteremeyeceği beceri, beceriklilik, hüner, ustalık.
*CEHALET* : Bilmezlik, bilgisizlik, toyluk.
*HUSUMET* : Düşman olma durumu, düşmanlık.
*MAĞFİRET* :
Mağfiret Allah'ın kullarına karşı sonsuz bağışlayıcı ve merhamet sahibi olması demektir.
1- Affetmek
2- Bağışlamak
“örtmek, gizlemek, birinin kusurunu ifşa etmeyip bağışlamak”
*LETÂFET* :Güzellik, hoşluk,
yumuşaklık, incelik.
Nurcan Ercan Baki