… BAŞKA ÇIKAR YOL YOK

… BAŞKA ÇIKAR YOL YOK

Bir ülkenin kaderi, halkının vicdanında şekillenir.


Ya hep beraber çok olacağız,
Ya da birlikte yok olacağız.


Bugün ihtiyacımız olan şey, yeni bir hayal değil; unutulan insani değerlerin yeniden canlanmasıdır.


Türkiye'nin Dirilişi Çağrısı:


Mutlu, Güvenli ve Adil Bir Ülke İçin Yeni Bir Yol Haritası


Mutlu, medeni, güçlü bir ülke olmanın yolu;
samimiyetten, adaletten, bilgiden,
kolaylıktan, sadelikten, paylaşımdan,
güvenlikten ve huzurdan geçer.


Her insan kıymetlidir.
Her insan biriciktir.
Her insan değerlidir.
İşte devletin temel felsefesi bu olmalıdır.


Anadolu'nun her şehri cazibe merkezi haline gelmeli.
Sanayiyle, eğitimle, kültürle, bilimle, doğayla...


Eğitime ve sanayiye yatırım yapılmalı.
Çünkü cehalet kötülüğü çoğaltır.
Çünkü cahil olan, adaletsizliği sorgulamaz.
Çünkü cahil olan, bir gün sonrasını düşünemez.


Bir toplumda cehaletle, yolsuzlukla savaşmak;
Aslında halkın kendi karanlığına karşı yürüttüğü savaştır.


Ama biz hâlâ utanmıyoruz.
Düşünmeyenler çoğaldı.
Önce yağmalıyoruz, sonra plan yapıyoruz.


Adalet ve liyakat; başarının, kalkınmanın ve barışın ön şartıdır.
Herkese eşit fırsatlar sunulmalı,
Liyakat, emek ve ahlak esas alınmalıdır.


İnsanlar inançlarına göre giyinebilmeli,
İbadetlerini özgürce yapabilmeli,
Ve onurlu bir hayat yaşayabilmelidir.


Tüccar değil, hizmet devleti olmalıyız.
İnsanına hizmet etmeyi kutsal bilen bir devlet!

 

Seyahat eden insanlar ülkesi olmalıyız.

Ülkesini gezebilen insan, ülkesini sever.
Her vatandaşa, kendi ülkesini gezme, tanıma imkân ve fırsatı sunulmalıdır.
Seyahat eden insanlar ülkesi olmalıyız.

 

Ülkesine, halkına hizmet etmek için çalışan- çalışacak olan herkese başarıları yolunda her türlü desteği sağlamalıyız.


Saygılı ve nazik bir toplum kurmak,
Dünyanın en nitelikli eğitim sistemini oluşturmak,
Her aileyi ev sahibi yapmak,
Ve kiracılığı ortadan kaldırmak bir devlet vizyonu olmalıdır.



Her düşünce, öneri ve şikâyet muhatap bulmalı.
Her işe yarar fikir, ödüllendirilmeli.


Devletle vatandaş arasında her konuda duygu, düşünce, şikâyet ve önerilerini hükümete iletebilecekleri ve muhatap bulup geri dönüşüm alabilecekleri bir servis köprü kurulmalı ve işe yarar tüm veriler hem değerlendirilerek, teşvik edilerek ve ödüllendirilmeli. Böylece milletin birikimi devletin hizmetine sunulmalı.

 

Güçlü devlet – zengin ve mutlu millet için;
Yerli üretim, yerli çözüm öncelik olmalı.

Yerli olabilecek her şeyi, her işi yerli imkân ve insanımızla üreterek, çözmeliyiz.

 

Özellikle öğretmen, hâkim, savcı ve doktorlar;
Yüksek statü ve yüksek maaşlarla onurlandırılmalıdır.


Çünkü medeni bir toplum,
eğitimli, sağlıklı ve adil bireylerle var olur.

 

Devletin ilk ekonomik hedeflerinden biri ve ilki faizli borçlardan ve tüm borçlardan kurtulmak olmalı.

 

Her sektör için; en üst ve en alt kurum ve kişileri ile geniş – detaylı görüşmeler yapılıp, katılımcı görüşlerle, –Sahadan bilgiyle, reel çözümler – güçlendirmeler, yapılmalı.

 

Merdiven altı diye bir iş – hizmet- üretim kalmamalı.

 

Elimizdeki imkânları, ayrıcalıkları, farklı avantajlarımızı öne çıkararak, en yüksek verimlilikle kullanarak zenginleşeceğiz. Bor gibi, tarım gibi, vs.


Toplumsal denetim teşvik edilmeli.
Sivil denetçiler yaygınlaştırılmalı.

 

Her bölgenin, ilin, ilçenin ve köyün kendi vakfı olacak.


Tüm bu vakıfların kurulmasını teşvik edilmeli ve çalışmalarına etkin, maddi/manevi destek verilmelidir.


Yere tüküren, çöp atan,
kavgacı, tacizci, hırsız, saygısız herkes,
yanlış park, kapkaç vs. birbirimizi uyaran sağduyulu vicdanlı insanlar sayesinde
önce uyarılmalı, ihbar mekanizmasının işletilmesiyle yaptırımlarla karşılaşmalıdır.


Vakıflaşmalıyız …

Her bölge, il, ilçe ve köyün bir vakfı olmalı.
Bu vakıflar devlet desteğiyle güçlendirilmelidir.

Tüm bu vakıfların kurulması teşvik edilmeli ve çalışmalarına etkin, maddi/manevi destek verilmelidir.

Vakıf demek; dayanışma, üretim, hizmet ve kalkınma demektir.

Belediyeleri vakıflar yönetmelidir.

Türkiye’nin her noktası güzelleşmeli.
Sahillerimiz, turizm merkezlerimiz, kentlerimiz,
estetikle, kaliteyle, işlevsellikle yeniden planlanmalı.


Farkındalık

Modern çağın köleliği:
Karın tokluğuna çalışan işçi ve memurlar.
Aylık geliri 50 bin liranın altında olanlar,
sistemin zincirlerine vurulmuş demektir.
kendini ne zannederse zannetsin – aslında o sadece sistemin kölesidir.

Bu düzen değişmelidir!

Bu olmazsa olmazdır.

 

Üretimin, icadın ve keşfin önündeki
bütün engeller kaldırılmalı.


Her türlü destek ve teşvik sunulmalıdır.


Yetimler, yoksullar; özel korunmalı.
Yoksulluk sistematik olarak ortadan kaldırılmalıdır.


Üniversiteler, fabrikalar ve turizm değerleri;
belli kriterler dâhilinde mesela şehirlerin nüfusuna göre adil biçimde dağıtılmalı, 

eş zamanlı gelişme, yükselme, zenginleşme ve kalkınma sağlanmalıdır.


Güven ortamını yaşamın her alanına hâkim kılmalı


Adalet, huzur, toplumsal barış sağlanmalı.
Yurttaşlık bilinci güçlendirilmelidir.


Sosyal reformlar; sosyal barışın, eşitliğin,
adaletin ve huzurun teminatıdır.


Hükümet bugüne kadar devlete hizmet etti.
Ama artık eş zamanlı, millete hizmet zamanı.


Halkın maddi mutsuzluğu, tüm sorunların temelidir.
Bu çözülürse, diğer problemler de eriyip gider.


Devlete hizmet, millete hizmetle birlikte yürümeli.
Aşk ile, samimiyetle, büyük bir seferberlikle...



Sevgi toplumu inşa edilmeli.

sevgiyi toplumun harcı haline getirmek için olağanüstü hâl uygulanmalıdır. 

Elden gelenin ötesinde bir gayret ortaya konmalıdır. 

Yardımlaşma, paylaşma ve gönüllere sevinç taşıma her ferdin öncelikli amacı olması sağlanmalıdır.


Bu bir olağanüstü hâl durumudur!

Bu bir varoluş mücadelesidir!



Devletin temeli sağlam atılmalı:

1.  Eşit, adil, güvenilir bir adalet sistemi,

2.  Altyapısı güçlü, kaliteli bir eğitim modeli,

3.  Onurlu davranan, insanı ezmeyen güvenlik güçleri,

4.  Güçlü, yerli ve sürdürülebilir bir ekonomi.


Vergi adaleti sağlanmalı.
Vergi düşük, gelir yüksek olmalıdır.


Toplumda dayanışma yok olursa,
Üretim zayıflar,
Fiyatlar ve vergiler artar,
Liyakat yerini kayırmacılığa bırakır,
Adalet bozulur,
Umut söner,
Güvensizlik artar,
Göç hızlanır.


Sonra ne olur?


Çoban koyunu yer,
Bilen susar,
Yoksul feryat eder,
Taşlar duyar ama insanlar duymaz.
Devletin hazinesi boşalır,
Güven kaybolur,
İtaat dağılır,
Ve yıkım mukadder olur.


Çözüm:

İyi insan yetiştirmek.
Doğar doğmaz her birey;
ahlaklı, bilgili, vicdanlı birey olarak eğitilmeli.


Tarım üreticilerine özel destek sağlanmalı.
Çiftlikler modernize edilmeli.


Camilerin altları; kütüphane, aşevi, çay evi, yurt gibi sosyal alanlara dönüştürülmeli.


İbadetle birlikte ilim, paylaşım ve huzur aynı çatı altında yaşatılmalıdır.


Ve en önemlisi;
İyi insan yetiştir.
Eğitimi, bilimi, ahlakı ve sevgiyi merkez yap.


İnsan her şeyin merkezidir.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.


Başka çıkar yol yok.
Mutlu bir ülke dileğiyle...


Var olmak ve iyi olmak dileklerimle.


Unutmayın ki,

Önyargısız, samimi bir yürekle sorgularsanız…

Gerçek size hikmet olarak sunulur.

 

erolyazıcı / ABBEYT ♥️

10.07.2025, perşembe

 

Siz ne düşünüyorsunuz?

Fikrinizi bizimle paylaşın,
Yorumlarınız başka gönüllere ışık olsun.

Bu yolculukta sizlere rehberlik edecek olan, kalbinizin sesi ve aklınızın ışığıdır.

 

Yorumlarınızı aşağıya bekliyoruz.

Teşekkürler, sevgiler, saygılar…

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • EROL YAZICI 17 Temmuz 2025 11:07

    TEŞEKKÜRLERCAN OFLASLI BEYEFENDİ - SEVGİLER [09:24, 11.07.2025] ÇO CAN OFLASLI: Vicdan denilen şey amorf bir duygular bütünüdür. Onu taşıyan kişinin karakterine, bilgi seviyesine, tecrübesine(yediği kazıkların bileşkesine), karşıdaki olaya ve onu lanse eden kişi/kişilerin bu konulardaki kabiliyetine göre şekillenen ve tepki üreten bir duygudur. Konuya obje olan olayın komplikeliğine göre de karşılık bulur. Sonuç olarak değerlendiren kişi/kişiler mutlu sona da ulaşabilir, farkına varmadan zokayı da yiyebilir. Bu anlattıklarımı böyle analiz edip muhtemel sonucu müzakereye yatırabilecek kişiler ülkenin %15 ini geçmez. Yaklaşık% 15 i de işleri her zaman ve her halükarda tıkırında olduğu için vicdan denen şeyle alakadar değildir, kalan %70 i etkileyip sonuca ulaşmak da oyuncunun sıtrateji ve ikna kabiliyetine bağlı. Zor işlerle uğraşıyorsun Hocam kolay gelsin.

  • Ergin TAŞÇI 13 Temmuz 2025 16:02

    Her şeyi çok doğru söylüyorsun. Bu devlet güçlüdür. Er veya geç istenilen, arzu edilen niteliklerde bir ülke olacaktır elbet. Vakıf konusu mu dersin, çalışanlarının önünü açmak, imkanları eşit ve adil kullanmakla bunlar olacaktır. Sağlıcakla kal.

  • Selma Oflas 12 Temmuz 2025 00:55

    Bütün düşüncelerinize katılıyorum. Öncelikle Bu siyasetin insanların üzerinden kazançları kaldırılmalıdır.Devlet bünyesinde toplumun oylarıyla gelen insanların kendi çıkar ve menfaatleri değil toplumun çıkar ve menfaatlerini korumalıdırlar.Toplum köle değildir.sadece elindeki gücü yeteri kadar bilinçli bilmemektedir. İnsanların refah bir düzeneği olsa aldığı maaşlar yeterince insan gibi yaşamaya yaşatabilse hiç kimse başka işlere yönelmez.Ahlaksızlık olmaz Değer yargıları hiçe sayılmaz.Toplumun dejenere olmasının altında yeteri kadar para kazanamayıp devamlı bir giderin olmasıdır.İnsqnın üsþüne basarak çıkanlar bu gün ferah yaşarken işini gücünü namasu ile calışanlar malesef dürüstlüklerinden kaybediyorlar. Haklı iken haksız düşenler ceza alanlar abuk sabuk nedenlerden insanların konuşma özgürlüğüne yaşamına müdahale edenler neticesinde toplumun kimseye güveni kalmamiştır. Herkes kendi gemisini yürütme cabasında ....onun için dir ki komşuluklar artık yok onun için doğa sevgisi hayvan sevgisi yok insanların ruhlarını içlerinden söküp aldılar makina gibi...Vicdanları yok Vermeyi değil hep almayı isteyen bir toplum olduk.Bu nasıl mı çözülür Bu hayatda her şey çözülür ama onun için birlik ve beraberlik olmalıdır tek bir elin sesi çıkmaz ama çok elin sesi çıkar....çok eli destekleyecek kışiler lazımdır bu memlekete......saygılar