14 Temmuz 2025 – Sabah Saat Dokuz

14 Temmuz 2025 – Sabah Saat Dokuz
Bostancı – B Kapısı Güvenlik Kulübesi

Elimde kalem, önümde boş bir sayfa. Ne yazsam diye düşünürken bir yandan çayımı yudumluyorum. Şu an bir güvenlik kulübesindeyim ama içimde hâlâ yazma isteğiyle kıvranan bir gazeteci-yazar ruhu var. Kimilerine göre bir "gazeteci-yazar bozuntusuyum." Ciddiye alınmıyorum. Ne bir panele davet edildim, ne bir foruma çağrıldım.

Kendi imkânlarımla çıkardığım Pendik Post Gazetesi, ekonomik zorluklar ve siyasetin gölgesine girmek istememem nedeniyle ikinci sayısını bile göremeden tarihe karıştı. Bazen olmuyor. Ne kadar uğraşsan da, olmuyor. Yazdıklarını kimse okumuyor, değer vermiyor. Ama gözlerine sokacak halim yok ya yazdıklarımı...

Evet, belki de gerçekten kimsenin önemsemediği biriyim. Ama ben yazmaya devam ediyorum. Çünkü yazdıklarımı okurken her defasında başka bir anlam buluyorum. Kendime göre derin düşüncelerim var. Ve biliyorum ki bir yerlerde, az da olsa, dört-beş kişi yazılarımı okuyor. Onlar benim için çok kıymetli. Belki azlar, ama özler. Gerçek okuyucularım.

Belki de anlamayıp okumayı bırakan çok kişi oldu. Ama kalanlar, okuyanlar... İşte onlar başımın tacı.

Bazen yazmak, bir şişeye mesaj koymak gibi. Issız bir adada mahsur kalmışsın da, biri o şişeyi bulur da okur umuduyla yazıyorsun. Kimi zaman bu, “ölme eşeğim ölme” hikâyesine dönse de, hâlâ inanıyorum: Bir gün düşüncelerim su yüzüne çıkacak. Ve o gün, bu hayatta en çok yanlış anlaşılanlardan biri olan Sebahattin Okumuş da anlaşılacak.

Yazıyorum. Çünkü yazmak, konuşmaktır. Okumak ise dinlemek. Ve benim tek arzum: Gerçekten dinleyecek birini bulmak.

Ah, bir dinleyenim olsa...
Neler neler anlatırdım…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.