SÖZÜN ÖZÜ (SİYASET KURUMUNDA DEĞİŞEN NE VAR NE YOK 9))

                                            SİYASET KURUMUNDA DEĞİŞEN NE VAR NE YOK (9)

                        19 Mart 2025 günü başlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) "yolsuzluk ve terör" soruşturmaları kapsamında yapılan ve İBB Başkanı Sn Ekrem İmamoğlu ile birlikte danışmanı sn. Ongun ve iş insanları dahil 91 kişinin gözaltına alındığı, sonrasında bu kişilerin içinde bulunduğu siyasi yapının yöneticilerince partililere sokağa çıkma çağrısı yapılmış, bu çağrıya; partililer, neden, niçin gibi sorgulama ihtiyacı duymadan düşünme engelli davranışı sergileyerek çağrıya uymuş ve diğer marjinal grupların bileşimi ile sokak eylemleri başlamış, hızını alamayan yönetim daha sonra boykot çağrısı yapmıştır.

                        Bu çağrıya; düşüncel sorgulamayı idollerine ihale etmiş siyasi yapının düşünme engellilerini ve bu ülkeye aidiyet hissetmeyen, onun bunun taşeronluğunu yapmayı kendisine görev bilmiş marjinal grupları sokağa sürmüş, idoller; bunu yaparken hiç zorlanmamıştır. 

                         Yazılı ve görsel basına yansıyan ve basında ifade edildiğine göre "Yolsuzluk ve terör" soruşturmalarının başlamasına neden olan ihbarlar aynı siyasi yapının içinden yapıldığı yönündedir. O halde; yapılan "yolsuzluk ve terör soruşturması altında başka nedenler aramak suçluluğun ikrarıdır. (ikrar;  saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme, bildirme, benimseme, onama, kabul, tasdik; demektir.) Siyasi yapı; yolsuzluk ve terör soruşturmasının siyasi olduğu yalanı limanına sığınarak düşünme engelli kitleleri sokağa çıkararak sokak terörünü başlatıp ülkenin huzurunu kirli emellerine/emellere meze yapmıştır/yapmaktadır.

                        Yargı organlarınca yapılan bu "yolsuzluk ve terör" soruşturması, yargı meslek grubunun asli görevi olup, yapılan ihbarları göz ardı etmesi, görmezden gelmesi düşünülemez. Ki; geçmişte yargının görevini doğru yerine getirmemesinden kaynaklı  “mafya dik” yapıların türediğini, çek senet mafyası, arazi mafyası ve çeşitli adlar altında çetelerin oluştuğu gerçeğini yakın geçmişimizden biliyoruz.

                        “Yolsuzluk”;  yolsuzluk ve terör soruşturmasının “yolsuzluk” ayağı ihbar sahiplerinin iddiaları ve ispatı, yargı unsurları ihbar sahiplerinin iddialarını delillere dayandırması, nüfus kullanımı, yetkilerin kötüye kullanılması ile oluşan rüşvet çarkı(rüşvetin belgesi olmaz), imar uygulamaları,  kamu kaynaklarının hukuka aykırı tüketilmesi ve/veya 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 5. Maddesine (Madde 5; İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur. “şeklindedir”)   aykırı işlem ve eylem yapılmasının tespiti halinde gerekli hukuki yaptırıma/cezaya çarptırılacak veya tespitler yapılamadığı durumda suçsuz bulunulacaktır.

                        Hatırlatma; (İSKİ Yolsuzluğu)

““1989 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçilen SHP'li (bugünün CHP’si) Nurettin Sözen; 70'li yılların sonlarına doğru başlatılan ve o dönem Düzenleme Kurulu Başkanlığı görevini üstlendiği Taksim Toplantıları'ndan arkadaşları Ergun Göknel'i İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi genel müdürlüğü, Tuncer Çelik'i de İstanbul Gaz Dağıtım Sanayii ve Ticaret A.Ş. genel Müdürlüğü görevine getirdi.

Ne oldu; 1990'lı yılların başlarında tarihinin en susuz dönemini yaşayan İstanbul'un içme suyu temin etmekle görevli kurumu İSKİ'nin Genel Müdürü Ergun Göknel'in, kurumun ihalelerini paravan olarak kurduğu şirketlere verdiği ve bu ihalelerde büyük yolsuzluklar yaptığı ortaya çıktı. Olayın ortaya çıkması ise Göknel'in eşi ile olan ilişkisinin bozulmasına dayanıyor. Zira bir akşam vakti Ergun Göknel, işten eve dönmüş ve eşi Nurdan Erbuğ'la beraber akşam yemeğine oturmuştu. Tam bu sırada eşine boşanmayı teklif etti ve böylece Türkiye genelinde SHP ve sosyal demokratların imajını çok şiddetli sarsan skandalın fitili böylece ateşlenmiş oldu. Bu teklifi duyan eşi de yaşadığı şok karşısında düşüp bayılmıştır. Bu boşanma teklifinin nedeni, Göknel'in İSKİ'de sekreterliğini yapan ve kendisinden 29 yaş küçük olan Feray Karvar ile aşk ilişkisi yaşamaya başlamış olmasıydı. Göknel, eşi Erbuğ'a, boşanmak için de 1 milyon dolara yaklaşan bir tazminat ödemeyi de kabul etmiş, ancak "herhangi bir açıklama yapmadan sessiz sedasız boşanmak" şartını koşmuştu. Bu tazminat değeri, Göknel'in genel müdürlükten aldığı maaşın hayli üzerindeydi. Dolayısıyla Göknel'in bu parayı nereden bulduğu sorgulanmaya başlandı. Göknel'in koyduğu şartlardan hoşnut olmayan Nurdan Erbuğ, eski eşi Ergun Göknel'in yaptığı yolsuzlukları ortaya çıkardı. (Bu günün İBB soruşturmasına neden olan ihbarların siyasi kimliği)

Sonuç; Sanıklar ilk olarak 25 Ekim 1993'te satın alınan klorun bedelinin yüksek gösterilerek yolsuzluk yapıldığı suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. 6 Aralık 1993'te davanın tutuklu sanıklarından Ergun Göknel'in İsviçre'de bulunan Amerikan Discon Bank'ta 30000 Amerikan doları ve 670000 Alman Markı bulunduğu saptandı. Göknel'in tüm hesaplarına el konulurken, İsviçre'deki paranın da iadesi istendi. Ayrıca "Eşiyle yaptığı sözlü boşanma protokolüne uymadığı" gerekçesiyle Göknel tarafından Erbuğ'a ödenen 1 milyon dolara yaklaşan tazminata da Mali Şube aracılığıyla el kondu. Göknel, Ağustos 1998 yılına kadar Bayrampaşa Cezaevi ve Eskişehir Kapalı Cezaevi ile Keçiören ve Kalecik Açık Cezaevlerinde kaldı. Ağustos 1998'den sonra tekrar kendi şirketinde çalışmaya başladı.  (kaynak int.)”Değişen isimlerden başka ne var?

“Terör”; soruşturmanın terör ayağı ise kendi siyasi yapıları dahil herkesin malumudur ki; “ kazanmak için her şey mubahtır” anlayışı ile PKK dahil ülkemizde ne kadar terör örgütü ne kadar ülkeye, millete ve iktidara marjinal muhalif varsa herkesle ittifak halinde secime girilmiş, tabiidir ki bu ittifak; gönül birlikteliği değil, amaç birliğin de vücut bulduğu için amaca ulaşmak için birlikte, kol kola, beraber ve kaynak paylaşımla kurulmuş beş benzemez ittifakının doğru işler üreteceği düşünülemezdi.  Beş benzemez ittifakının her birinin ülke için farklı amaçları/emelleri olmakla birlikte ülke menfaatleri bakımından amaçları aynı olup, beş benzemezin söylem ve davranışları ile ifade ettiği amaçları/emellerine bakıldığında ülke bütünlüğü, huzuru ve menfaati değil; kirli amaçlara hizmet ve menfaat birlikteliği olduğu görülür ki; bu durumun ittifakın yapısı ile doğru orantılı olduğu söylenebilir. (terör örgütlerinin içinde bulunduğu bir yapının ülke ve millet menfaatine işlem ve eylem yapması düşünülemez)

                        Ülkesinin;  derdi ile dertlenen, üzüntüsüyle üzülen, sevinciyle sevinen, başardıklarından övünç duyan, gururunu yaşayan milli düşünce sisteminin düşünür insanları, siz; ülkeyi kaosa, iç karışıklığa sürükleme amacı güden ülkesine aidiyet duygusu olmayan idollerin sürülerini, gayri milli yapılarını biliyorsunuz. Bu yapıların içinde yer alan iradesini idollerine ihale etmiş düşünme engelli sürüleri muhatap almamak düşünür olmakla doğru orantılıdır.  Bu nedenle; 19 Mart 2025 günü yapılan  "yolsuzluk ve terör" soruşturmasının yargı sürecini Anayasa Mahkemesi dahil tüketilmesini bekleyen ve sonucu; sorgulayan ve eleştirisini veya alkışını yapan, düşünen bir varlık olduğunuzun bilinci içindesiniz. Ülkesine ve milletine saygı sevgi budur.   

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.