İSRAİL ve TERÖRİZM
İsrail’in orta doğudaki insanlık dışı faaliyetleri İsrail’in terör devleti olduğunun kanıtı, ABD’nin ise terörist sevici, dünyadaki bütün terör faaliyetlerinin hamisi ve teröristlerin besicisi olduğu gerçeğini; tüm dünyanın insan olan ve insan hak ve hürriyetlerini savunan halkları tarafından bilinir bilinmektedir.
İsrail terör devletinin, terörist sevici ABD’nin desteği ile Filistin de 40 bini aşkın çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil insan ölümüne neden olması, diğer bir ifade ile soykırım yapması dünyanın insan hakları örgütlerinin faaliyetlerini test etmiş ve bu örgütlerin sözde örgütler olduğu ve bu terörü alkışlayan, destekleyen başta ABD ve AB nin payandası oldukları gerçeğini ortaya koymuştur.
Terör devleti İsrail’in Filistin’de yaptığı terör faaliyetlerine bu günlerde (30.09.2024) Lübnan’a başlattığı terör faaliyetleri ile devam etmekte, bağımsız Lübnan devleti bu terör faaliyetlerine devlet olarak askeri gücü ile karşılık vermemiş verememiştir. Lübnan’ın demografik/etnik, dini/mezhebi yapısının (nüfusun yaklaşık %27'sinin Sünni, %27'sinin Şii, %21'inin Maruni, %8'inin Rum Ortodoks, %5'inin Dürzi, %5'inin Melkani ve %1'inin Protestan- dini ve etnik yapısında Sünni, Şii, Alevi ve Dürziler Müslüman kesimi oluştururken, Hristiyan kesim ise Maruni, Rum Katolik, Ermeni Ortodoks, Ermeni Katolik, Süryani Ortodoks, Süryani Katolik, Keldani, Aşuri, Kıpti Ortodoks ve Kıpti Katolik gibi mezheplerden oluşuyor. Lübnan’ın yüzde 60'ı Hristiyan, yüzde 40'ı Müslüman.) Lübnan’ın demografik/etnik, dini/mezhebi yapısının İsrail’in terör faaliyetlerine karşılık verememesindeki rolü büyük olmakla birlikte, dünyada yaşanan bütün kirli işlerin planlayıcısı ve hamisi ABD’nin rolü vardır.
Bölgede söz sahibi olduğunu ifade eden ve dünyaya bu şekilde iletim yapan ülkelerin İsrail terör devletinin terör faaliyetlerine karşı suskun kalmaları AB ve ABD’nin uşaklığını yapmalarının yanı sıra petrol zenginliği ile rahatlarının bozulmamasını isteyen insanlıktan nasibini almamış bir avuç kral, kralcı, veliaht prens ve bunların gölgesinde elit yaşayan yönetimde söz sahibi yandaşların, sülüklerin bölge ülke yönetimlerini elinde bulundurması sonucudur.