‘TANIDIĞINI SANMAK’
Kişiyi tanıdığımı sandığımda; Çocukken sürpriz kutu oyuncağı almışım da büyük beklenti içinde kutuyu açarken, önemsiz bir oyuncak çıkmış hatta oyuncağı eksik parça halinde kutuya koymuşlar gibi geliyor bana. Aynı örnek üzerinden gitmek daha açıklayıcı anlatımı sağlayacak.
Tanıdığım kişiyi çocukluk oyuncağım olan sürpriz kutuya benzetirsek, tamam diyorum bu sürpriz kutudan çok güzel oyuncak çıkacak (yani bu kişi içi güzel birisi) ve kutuyu açtığında eksik parçalı oyuncak çıkıyor içinden.
Vasıf ayırt etmeden kişilerle rahatça tanıştığım için her yaşımda tanıdığımı sandığım kişiler oluyor ve olacak. Daha kötüsü bu özellik uslanmayan bir özellik, yani akıllanılmıyor bu özellikte.
Kendime kızdığımda (ulan ne zaman uslanacaksın) diyorum fakat bu özellik için ‘Ne zaman uslanacaksın’ joker cümlem geçerli olmuyor. Çünkü insan her yaşı ilk kez yaşadığı için her yaşın acemisi oluyor.
Herkesin hayatına “sandığı” kişiler giriyor.
İyi sandığı, güvendiğini sandığı, zararsız sandığı… Bu böyle uzayıp gidiyor. İyi sanıp, gerçekten iyi olan insanlara çıksın yolumuz.
HÜSNÜ ZAN İYİDİR – ÖN TEDBİRLERDEN UZAKLAŞMADAN