PEYNİR…

PEYNİR..

Peynir’i severim…

Issız bir adaya düşsen yanına alacağın 3 şey nedir diye sorsalar,3 kalıp peynir derim..

Markete gittiydim geçen gün.Peynir aldıydım.En soldaki en ucuz peynirden biraz aldıydım.





Ama peynir o kadar kötüydü ki,yiyemediydim..

Ucuz etin yahnisi misali,ucuz sütün peyniri,tatsız tuzsuz bişeydi.

Param boşa gitmesin diye yiyemeye yiyemeye 4 günde bitirdim..

Bugün yine gittim aynı markete.

Bu sefer soldan ikinci sıradaki,az biraz daha pahalı peynirden kestirdim az biraz.

O arada reyondaki adama kötü peyniri gösterip “Bundan aldıydım geçen gün.Çok kötüymüş bu peynir” dedim..

Reyoncu da bana “O,böreklik peynir” dedi..

Nasıl yani dedim.

Böreklere en ucuz,en kötü peynir mi koyuluyor?

Reyondaki adam,Evet ama o kötü peynir,pişirme sırasında börekle reaksiyona girip,iyi peynire dönüşüyor dedi.

İnsanlarda da olur ya aynı şey?

Kötü biri,iyi biriyle arkadaşlık ede ede iyi bir insana dönüşür..

Yeni birşey öğrenmiş olmanın tatlı huzuruyla,marketten çıktım.

Marketin önüne bağladığım atıma bindim.

Rüzgarda savrulup bazen gözlerimin önüme düşen uzun saçlarıma aldırmadan beş nala eve döndüm…

(Atımın bir ayağı biraz kısaydı,o ayağına iki nal çaktırmıştım)

*****

SEVGİLİ GÜNLÜK..

Sabah evden çıktım.

Telefonumu evde unuttuğumu farkettim.

Geri döndüm,eve gittim,evde,eve niye geldiğimi unuttum.

Telefonu almadan yine evden çıktım.

Evden çıkınca,telefonu unuttuğumu hatırladım…

Sonra Markete yoğurt almaya gittim.

Markette güzel bir kadın gördüm,markete niye geldiğimi unuttum.

Marketten çıkınca,yoğurt almayı unuttuğumu hatırladım.

Sonra,Kahvenin önüne iskemlemi koyayım,bir çay söyleyeyim,bir de sigara yakayım,mutlu olayım dedim..

(Karikatürdeki gibi)

Çayı söyledim,sigarayı yaktım ama mutlu olamadım..

Gidip mutluluğuma baktırdım,düşük çıktı.

Sadece bende değil,herkeste bir mutsuzluk hali var bugünlerde..

Tahminimce Türkiye’de mutluluk sınırının altında yaşayan en az 70 milyon kişi var..

Akşam yemeği için pilav yapacaktım.

Pirinci yıkayıp yarım saat ılık suda bekletmem gerekiyordu.

Yıkadım,yarım saat beklesin diye ılık suya koydum.

Sonra suya koyduğumu unuttum.

Yarım saat beklemiş,ben gelmeyince,gitmiş..

Bu akşam,yemeğimi yine yalnız yiyeceğim sevgili günlük.

Sabah kahvaltısında da,öğle birşeyler atıştırırken de hep yalnızım ama akşamın kasvetiyle,yalnızlığın hüznü birleşince,akşam yemekleri hiç çekilmiyor.

İnsan masada yemek sırasında konuşacağı birileri olsun istiyor.

Pilav’la,Kurufasülye’yle konuşuyorum bazan.

Pilav’a “Bu akşam çok güzel görünüyorsun” diye iltifat ediyorum.Kurufasülye’yle “Yerim seni” diye şakalaşıyorum..

Oof of sevgili günlük.

Hay ben bu yalnızlığı icat edenin!..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.