Meşale Tutuşturuldu
Sebahattin Okumuş
O derin ve yakıcı ateş, insanlığın özüne dokunan bir meşale gibi tutuşturuldu.
İnsanlar, dünyevi körlüklerinden uyanmanın şaşkınlığı içinde, az önce sıkıştıkları dar sandıkta ne kadar zaman geçirdiklerini birbirlerine soruyor. Zamanın ve mekânın ötesinde, geride bıraktıkları hayatın bir yanılsamadan ibaret olduğunu fark edenler, kendi varlıklarının da bu yalanın bir parçası olduğunu mırıldanıyor:
"Biz neyiz ki? Nedir bu başımıza gelenler?"
Eğer bilselerdi; bir zamanlar taptıkları dünyanın, bir piknik ateşi gibi nasıl söndürüldüğünü... Eğer görebilselerdi; o büyük ve yakıcı sonun, kendi elleriyle tutuşturduğu bir fitilden ibaret olduğunu...
Şimdi telaş hâkim. Hiç kimse, en yakınlarını bile düşünemiyor. Ne anasını, ne babasını, ne de evladını. Felaketin içindeki her bir yüz, korkunun ve çaresizliğin aynası olmuş.
Ve işte, diri diri toprağa gömülen çocuklar, o toprakla hâlâ oyun oynuyor. Onları gömen eller, şimdi pişmanlıkla titriyor. Merhametten yoksun olanlar, artık merhamet dileniyor. Ancak bir zamanlar gözlerini kör eden hırsları, şimdi onların dudaklarını mühürlüyor.
Cehennem ateşi her geçen an daha da yaklaşıyor. Ve insanlar, yalvarışlarıyla gökyüzünü deliyor:
"Rabbim, bizi o kahrolası dünyaya geri yolla! Yetimi doyurmadığımız sofraları şimdi açalım! Hatalarımızı telafi edelim!"
Fakat bir yanıt yankılanıyor:
"Sizlere düşünmek, anlamak ve tövbe etmek için yeterince vakit vermedim mi?"
O anda başlar eğiliyor, vicdanlar ağırlaşıyor. İnsanlar, canlarının alınmasını dahi kabulleniyor; yeter ki o azgın ateşin içine düşmesinler.
Diğer yanda, cennet kokusuyla müjdelenenler, büyük bir meydanda toplanmışlar. Yüzlerinde huzur, gözlerinde sevinç yaşları. Şükür namazlarıyla Rabb'ine yönelmişler. Bu sevinç, özün kurtuluşunun bir yansıması.
Ama az ötede, haykırışlar duyuluyor. İblise yönelen öfke, dilde somutlaşıyor:
"Senin yüzünden! Senin yüzünden mahvolduk!"
Ve iblis, beklenmedik bir vakarla cevap veriyor:
"Ben mi size dedim ki, günah bataklığında debelenin? Siz kendi seçimlerinizle hem kendinizi, hem beni bu hâle getirdiniz."
Ateş, artık yalnız bir ceza değil; bir aynadır. İnsanların içine ve dışına yansıyan bir hakikat... Meşale tutuşturuldu ve her şey açığa çıktı.