KILIÇLARIN NAMLUSU VE KİRLETİLEN NÂMÛSU - 1

KILIÇLARIN NAMLUSU VE KİRLETİLEN NÂMÛSU - 1

 


Duymayan kalmadı son moda postmodern “kazan kaldırma” işini: “Kılıç = baş = g.tkaldırma!

 

Her şeyden önce, AKP’nin (Ak Parti’nin değil) hıncahınç kravatlı takım elbiseli modern yandaşları ile takkeli şalvarlı paspal (!?) cemâatçi yandaşlarını doldurduğu iddiâlarının gırla gittiği bir süreçte, böyle bir “g.t kaldırma olayının yaşanmış olması başlı başına çok ilginç.

 

Demek ki:

         *AKP, 23 yıldır iktidâr olduğu Devlet’e hâlâ yeterince hâkim değil!

 

     *Hâlâ “Millet’e tek ayakta üstünde durma cezâsını lâyık gören” eski dinozor klanların hâkimiyeti devâm ediyor.

 

Bu hâkimiyet devâm ettiği içindir ki, projektörün ve dikkatlerin kendilerine yönelmesini ve “sobelenme”yi engellemek amacıyla, “ön alma amaçlı tersine mühendislik” çalışması şeklinde yoğun propaganda yapılıyor:

 

     -AKP Devlet'e yandaşları dolduruyooooooorrrr; yetişin milleeeeettt, yetiş Batı, yetiş ABDeeeee!

 

Okul idâresine yedi def’â yapılan mürâcaât, teğmenler arasındaki sistemli yazışmalar, okulda olmayan “Malazgirt taburu”nun eyleme dâvet edilmesi, yemin metninin ezbere okunması, .. gibi hususlar; olayı bireysel olmaktan çıkartmakta ve toplu eylem olma niteliğini açıkça göstermektedir.

 

Yapılan eylem; mêzûn olmanın sevinciyle “yasal bir işe duyulan özlem” ve boş bulunup da bir anlık heyecan ve infiâl ile olan “anlık gelişen bir durum” değildir.

 

Bu baş kaldırma ve bu kazan kaldırma işi; sâdece, “mayın eşeği” gibi sâhaya sürülen bir sincap suratlı çakal yeniçerinin işi de değil..

 

Eylem; “aklına koyduğu işi, her türlü bedeli de ödemeyi göze alarak yapmaya adanmış” bâzı kazancıbaşı öğrenciler tarafından daha önceden plânlanarak organize edilmiş ve “plânlı ve örgütlü bir şekilde hayâta geçirilmiştir.

 

Gûyâ; rutin bir gelenek olan seremonide neden yasal yemin törenindeki metnin okunmadığının, neden 900 öğrencinin de yer almadığının, kaçak törene katılmayan 650 öğrencinin neden “kendilerinin vatansever ve Atatürkçü olmadığına dâir şüphe uyandırdığının” ve bu seremoniye katılma mutluluğundan mahrum edildiğinin hiçbir mâkûl açıklaması bulunmamaktadır.

 

Eyleme katılan zeki,  çevik, akıllı, gözlerinde çakmak çakmak Türkiye aşkı yanan ve zıpkın gibi olan 350 civârındaki teğmen:

 

      *Yasak olduğu bilinen metnin okunduğunu fark ettiğinde bile söz konusu okumaya iştirâk etmiş; bu oldubittiye hiçbir tepki göstermemiş ve olay mahallinden uzaklaşmamıştır.

 

     *Organize suç ekibi olan “junior çömez cuntacı şişek ve çepiç”ler başta olmak üzere, eylemde yer alan herkes eylemlerinden ve kendilerinden gâyet emin ve mutlu: Muhâtabı aptal yerine koyma ve işin içinden sıvışmanın en basit yöntemi olan “pişmanlık beyânı ve eseri” bile, hiçbirinde yok.

 

      *Eylem sonrasında; söz konusu keşmekeşe sebep olan, kendilerini oyuna getirmek sûretiyle kendi kirli emelleri için kendilerini kullanan çömez darbeciler hakkında bir tâne bile suç duyurusu ve şikâyette bulunmamışlardır.

 

     *Gelecek nesillere ibret olması için, kılıçları elebaşı denyoların müsâit yerlerine sokuşturan olmamıştır.

 

Bu "Türk Milletine Hayatı Her Gün Zehir Etme Projesi"nin eylem plânı içinde yer alan operasyonlardan "Kod adı: Yemîn” olan yemincilik operasyonu:

 

       *Askerî disiplinsizlik fiilini ve suçunu aşan bir operasyondur!

 

       *Yerli yersiz ve gerekli gereksiz şekilde Atatürkçülük çatışması yaratmak sûretiyle: Siyâsî istikrârı bozma; özelde Hükûmet’in ve genelde Millet’in hâkimiyetine meydân okuma, parmak sallama ve el koyma; Millet’in farklı kesimlerini iç çatışmaya sokma operasyonudur!

 

      *GELENEKSEL HÂLE GETİRİLEN VE SPONSOR SIKINTISI ÇEKMEYEN DARBELERDE, darbe âteşine odun atan ve Meclîs’i teslîm alma ile görevli olan kişiler tarafından işlenen” organize bir suçtur!

 

Kesinlikle bir zincir kopmuştur: Ama bu kopan zincir; emir komuta zincîri değil, Millet’e sadâkat zincîridir!

 

Kesinlikle bir zincir bağlanmıştır; ama, bu zincir bağlanan yer Millet değildir!

 

Bu âsîlere bir yürek yediren, onları cesâretlendiren ve motive eden, eylemlerinin bedeline katlanmayı göze aldıran olmasa, bu işi yapamazlardı!

 

Kılıçlar kalkmadan önce, darbe stajını yapan bu junior çömez cuntacıların başka yerleri kalktığı için bu işe giriştiler!

 

Yoksa ne hadlerine!

 

Bu baş kaldırıyı, sâdece öğrencilerle sınırlamak da yanlış.


Gûyâ tam yedi def’â mürâcaât edilmiş bir konuda “ulan burada neler oluyor?” diye uyanmış ve harekete geçmiş olması gereken komutanların, yedi def’â başvuru yapılan bir konuda okulda olup bitenden hiçbir haberinin olmadığı ileri sürülemez.

 

Tabur, bölük ve okul komutanı:

 

      *Ya söz konusu eylemi plânlayan, organize eden, motive eden, yardım ve yataklık eden, göz yuman baş âsî ve hâindir!

 

     *Ya da öngörüde bulunma ve tedbîr alma sorumluluğu taşımasına rağmen: Organize edilmiş şekilde bağıra bağıra geliyorum! diyen, sansasyon için basına yansıtılacak olan bu büyük tehlikeyi hafîfe alıp gerekli tedbîri almayan ve eylem esnâsında müdâhalede de bulunamayan  beceriksiz ve basîretsiz idârecidir.

 

Zâten, görevden alınan tabur komutanı S.A.:


       *Vedâ mesajı da bu işin “iş birliği ve görev dağılımı içinde” plânlı olduğunu ve “vazîfemi arslanlar gibi yaptım,  arslanlar gibi de atıldım!” meyânında bu işte yer almaktan gurur duyduğunu gösteriyor!

 

      *Üstelik ne ilgisi varsa: Emri dinlememe âsîliğini Mustafa Kemal’e kadar dayandırıyor; oradan aldığı güçle vuruşarak ve belirli yerlere açık ve subliminal mesaj göndererek sahneden çekiliyor!

 

Disiplin kurulunun 4’e karşı 5 oy çokluğu ile karar vermesi bile, bu iş birliğinin nereye kadar uzandığını açıkça göstermektedir.


Akıllılar bir de: Eylemlerini kale duvarı ve çelik bir zırh ile korumak, hedef şaşırtmak, hasım gördükleri tarafa geri adım attırmak ve “ışık görmüş tavşan gibi donup kalmasını sağlamak” amacıyla, ordudan atılan komutanları S.A.’nın “Emri dinlememe âsîliğini Mustafa Kemal’e kadar dayandırması gibi" işin ucunu Atatürk’e bağlamayı da unutmadılar.

 

Ancak o kadar düzenbaz,  salak ve samîmiyetten uzaklar ki; nasıl organize oldularsa “detone olmuş”, “târihî mekân ile şahıs” arasında bağ kuramamış ve fâil ile fiili birbirine bağlayamamışlardır:

 

Atatürk ile bağ kurmak adına, “Atatürk’ün askerleriyiz!” haykırmalarıyla eyleme dâvet ettikleri eylemcileri “Sakarya, Dumlupınar, Büyük Taarruz, .. taburu” adıyla eyleme dâvet etmeleri gerekirken; Atatürk ile Malazgirt'in ne alâkası varsa ve Alparslan’ın ne suçu günâhı varsa, “Alparslan’ın askerleriz!” diye bağırtabilecekleri “Malazgirt taburu”nu “Atatürk’ün askerleriyiz!” diye bağırtmışlardır!



( D e v â m  E d e c e k  )


NOT: 

     *"Sanat, Hak ve halk içindir!" düstûruyla, elimiz ve dilimiz döndüğü kadar bir şeyler yazmaya çalışıyoruz.

     *Bu nedenle, yazı ve şiirlere yönelik yorumlarınız biz yazarlar için çok değerli! 

     *Yüz yüze ve telefonla görüşmelerde veyâ gazetedeki yorum bölümünde yorumda bulunan dostlara çok teşekkür ederim!


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Abdulmuttalip ARSLAN 06 Şubat 2025 14:36

    BU HIYANET EHLİ KENDİLERİNİ ÇOK AKILLI ZANNEDİYORLAR. BENDENİZ KENDİMİ BİLDİM BİLELİ BU ORDUNUN İÇİNDEKİ GENETİK HAİN ZİHNİYET BİTMEDİĞİ MÜDDETÇE BU ORDU HER ZAMAN BU TÜR ZAFİYETLER OLMAYA DEVAM EDECEKTİR UZUN BİR SÜREDİR HÜKÜMETE YAPAMADIKLARI TEHDİT,VE İHTİLALERİ DAHA TOY YENİ YETMELER ÜZERİNDEN YAPMA GİBİ BİR PLAN UYGULAMAYA KOYMUŞLAR ANCA BU SEFER ELLERİNDE PATLAMIŞTIR ULAN BİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZKİ ASKERİ DİSİPLİNDE BİR KİSİNİN EN DOĞAL İHTİYACI OLAN TUVALETE GİTME GİBİ BİR ÖZGÜRLÜĞE SAHİP DEĞİLDİR. BU GÜN BU TUVALETE BU SAATLAR ARASI GİTMEK YASAK DENİLİNCE BİR NEFER SIKIYSA PANTOLA ETME PAHASINA GİDEMEZ ÇÜNKİ BAŞINA GELECEKLERİ ÇOOK İYİ BİLİR. ANCAK BU KASARLANMIŞ ANCAK DAHA TOY LAR ELLERİNE KILICI ALMIŞ NE PAHASINA OLURSA OLSUN BİZ DONKİŞOTLUK YAPACAĞIZ DEMİŞLER. BİZDE YEDİK BUNLARA BU CESARETİ KİM VE KİMLER VERDİYSE MUHAKKAK ORTAYA ÇIKACAKTIR. BU İŞ BEŞ KİSİYLE ÜSTÜ ÖRTÜLMEYECEKTİR.

  • Altuntaş H. 06 Şubat 2025 12:30

    Eline kalemine sağlık