“Bir Ömürlük Sabır: Fatma Yazıcı”
“Bayat Ekmeğin Ardındaki Melek: Annem Fatma”
“Vedhulî Cennetî: Fatma Annem”
“Yıkılmadı,Yıprandı: Annem Fatma Yazıcı’nın Sessiz Hikâyesi”
“Bir Yudum Sevgi, Bir Ömür Fedakârlık: Annem Fatma”
“Gariplerin Anası, Evlatlarının Sığınağı: Fatma Yazıcı”
“Sevgiyle Dokunmuş Hayat: Annem Fatma’nın Ardından”
“Sana Yağı,Bayat Ekmek ve Sonsuz Merhamet: Annem Fatma”
“Bir Annenin Ardından: Fatma Yazıcı’ya Mektup”
“Fatma Annem… Sessizce Geçtin bu dünyadan Ama Derin İzler Bıraktın”
Bir Ömre Sığmayan Anne: Fatma Yazıcı’ya
… ANNEM, ANNEM …
Bu dünyadan bir Fatma Yazıcı geçti.
Ayak izlerini toprak sakladı, gözyaşlarını gökyüzü…
Yaşadı mı? Sanmam…
Mutlu oldu mu? Bilemiyorum. Kim bilir?
Ama bildiğim tek şey var:
Bu hayatı, sessizce sırtlandı.
Cefayı boynuna sarılmış bir yazma gibi taşıdı.
Sükûtu bir örtü gibi giydi, omzuna bir kader gibi yazarak geçti bu âlemden.
Pek değil, hiçe yakındır, bu dünyanın nimetlerinden faydalandığı
Ne, doğru dürüst bir eşi oldu,
Ne huzurlu bir eş olabildi,
Ne, huzuru,
Ne de başını yaslayacak güvenli bir omuz buldu.
Hayatının büyük kısmı kiralık evlerde, geçici yuvalarda geçti.
Her taşınma, bir yuvanın değil, bir hayalin yıkımıydı.
Banyosu bir hamam değildi,
her birimizi sırayla tek tek elleriyle ova ova yıkardı
Parmak uçlarımız buruşmadan, çıkarmazdı banyodan
He banyoda, kömürlü, sürekli üstüne elle su eklenen, banyo kazanından ibaretti
Ellerini yıkamadı,
Elleriyle bizi tertemiz yaptı.
O nasırlı eller…
Yani, yıkanmakla değil, yıpranmakla geçti ömrü.
Ömrü, banyoda kirli çamaşırları yıkamakla geçti ki,
Bitmek bilmeyen, arkası kesilmeyen, altı çocuğun hoyratça kirlettiği kirli çamaşırlarıyla
O nasırlı ellerde yıkandı, özenle ütülendi.
Yalnızca ütü tutmadı,
Dua tuttu, sabır tuttu, umut tuttu…
Ne güç yeter – ne takat
Ama o hep yaptı.
Tabi bunlar ve daha neler neler …
Sadece dile kolay
Sonra o mutfak…
Bize bal gibi gelirdi, bayat ekmekleri
suyun içine atıp birazda şekerle harmanlayışı
Ve bize “bayram tatlısı” gibi sunar,
Önümüze bir bayram lezzeti gibi koyardı.
Çünkü o tat, bir annenin sevgisiyle yoğrulmuştu, harmanlanmıştı…
Başka ne vardı ki onun içinde, hala
tadı damağımdadır
Ve biz, o yokluk içinde o sofralara bayılırdık.
O nasıl bir şeydi bilmiyorum,
Çözemedim, çözemem…
Bakkal bakkal dolaşıp borç isterdi.
Ve ödenemeyen borçlar yüzünden, yüze
söylenen
Ama çoğu zaman şu sözle geri dönerdi:
“Kusura bakma abla, önce eskisini öde…”
ve biz mecburen borçla alışveriş
yapabilecek başka bir bakkal amca bulurduk,
Oysa, çoğu zaman alınanlar nerdeyse
hep aynı şeyler;
Ekmek… Çay… bir de sana yağı…
Ne büyük hatıralar gizlidir bu üç kelimede…
Nasıl unutur, unutabilir ki insan bunları…
Unutulur mu bu?
Unutabilir mi insan böyle bir hayatı?
Sen nasıl bir kadındın be annem?
Nereden buldun, aldın o gücü, kuvveti?
Hiç mi tükenmedin, hiç mi bitmedin?
Hiç mi kırılmadın, hiç mi düşmedin?
Nasıl yaşadın bunları
Nasıl dayandın be annemmm
Son yıllarında,
Allah’ın bir lütfu olarak büyük oğlun Hasan sana bir ev sundu.
İlk kez “evim” dedin.
Küçücük şeylere çocuk gibi sevindin…
Yeni bir perdeyle, bir halıyla bayram ettin.
Yeni bir yer gördüğünde, çocuk gibi neşelenirdin.
Hayat sana geç de olsa gülümsemeye çalıştı biraz
Fatmaler de güzel şeyler yedi, içti
Ne güzel şeyler, yerler gördü
Şöyle bir tur attı mı mesela arabayla,
Çocuklar gibi sevinirdi.
Yeni bir yer görmek onun için yeni bir hayat gibiydi
Hep çalıştı, hep çabaladı
Sen yalan bilmezdin,
Kıskanmazdın, dedikodudan anlamazdın.
Vermeyi severdin…
Yoktan verir, olmayandan cömertçe sunardın.
Evlatların her şeyindi.
tüm dünyasıydı
Hepsini ayrı ayrı çok severdin.
En küçük dertlerini,
Kendi yüreğinde büyütürdün.
En ufak şeyleri, sıkıntıları için
Büyük büyük üzülürdün.
Bolca sevgini, şefkatini
Olmayan imkânlarını adeta sevdikleri için seferber ederdin
Hep onlarla doluydu hayatı
O bizim annemizdi.
Karnımızı doyurur, bizi yıkar, giydirir ve olmayan imkanlarıyla harçlıklar verirdi.
İncik boncuğa meraklıydın…
çok severdin
Belki de yaşayamadığın çocukluğunu,
O küçük şeylerle onarmaya çalışırdın.
Hikâyesi o zamanlardan hüzünlü başlamıştı çünkü
Yokluk, zorluk …
Terk edildin.
Kimsesizliğin ne olduğunu iyi bilirdin.
Hayat sana merhametli davranmadı.
Ama sen yine de merhametten hiç vazgeçmedin.
Sen aşka inandın…
Ve o aşkın hayaliyle yaşadın bir ömür.
Ve o aşkın hayaliyle bir ömrü tükettin.
Sevdiğinden uzak, ayrı, tek başına bir hayat…
Kolay mıydı annem?
Ne büyük bir sınavdı seninkisi.
Ama gönlü hep onunla dolu yaşadın.
Ölünceye dek, hep aşk ile sevdiğince…
Unutamadı…
Kızgındı, kırgındı, yalnızdı …
Hayallerinde yaşadı aşkı
Eşsiz, sevdiğinden ayrı bir hayat – kolay mıydı?
Yoksulluk içinde, ama hep onurlu bir duruş…
Her zaman sevenin oldu.
Gelenleri – gidenleri,
Komşular, dostlar seni sevgiyle kuşattı, sarıp sarmaladı.
İki melek kızın sana bir bebek gibi baktılar, sevdiler
Kolların, kanatların oldular.
Hep yanlarında oldular
olabildiğince
Ve ben…
En vefasız evladın…
Ama sen beni bile hep sevdin.
Çünkü sen sevgiydin annem…
Sen sadece severdin.
Ömrün boyunca hastalıklarla boğuştun, mücadele ettin.
Yorucu bir hayat mücadelesi, seni hep
zorladı
Astım… Şeker… Ve en sonunda Alzheimer…
Ama yüzünde hep sabır vardı,
Gözlerinde hep teslimiyet…
Vefatında pamuk gibiydin…
Yüzün, bir bebek gibi saf,
Tenin bir melek gibi huzurluydu.
Ruhun zaten melekti,
O gün sadece kanatlandın…
Sana sözlerim yetmiyor annem…
Kalem aciz, dil yetersiz…
Bilgim, sözlerim, hiçbir şeyim
yetmiyor seni anlatmaya,
Hüzünlü bir hayat hikâyesi,
Ama kalbim biliyor:
Senin için hazırlanmış güzellikler, mutluluklar
veköşkler var cennette.
En tatlı nimetler seni bekliyor.
Sen orada, hakkın olan huzuru bulacaksın.
Namaz ehliydin,
Zikir, dua ehliydin…
Hakk’a gönülden bağlıydın.
Gariplerin anasıydın…
Vermeyi, ikramı çok severdin,
Bence o bir melekti,
Öyle ya
Dünya nimetlerinden faydalanmayan,
Cennetle ikramlanana
Başka ne olabilir ki
Başka ne denir ki
Fatmaler,Rabbine gitti.
Ben öyle inanıyorum ki
RABBİ ONA – VEDHULİİİ CENNETİ – haydi, gir cennetime
Diye hitap edecek
Artık Orada bizi bekliyorsun…
İnşallah annem…
Ve ben biliyorum, bu hasret orada dinecek.
Bir gün kavuşacağız annem…
Bu olmadı.
Doyamadık birbirimize,
Doya doya yaşayamadık.
Yarım kalmayacak bu hikâye.
Dualarımızda hep varsın.
Dualarımızdan bir an bile eksik olmayacaksın.
Her evladın için çok özelsin.
Her evladının gönlünde sen bir abidesin.
Hepsi seni tarifsiz bir saygı
Ve anlatılamaz bir sevgiyle seviyor
Senin yokluğun kelimelere sığmaz.
Allah seni bağışlasın ve hayırla mükâfatlandırsın!
Allah sana rahmet etsin anneciğim!
Kendin aç durur, bizi doyururdun!
Kendin giymez, bize giydirirdin!
En lezzetli nîmetleri bize tattırır, kendi nefsini mahrûm ederdin!
Bunu da ancak Allâh’ın rızâsını ve âhiret yurdunu umarak yapardın!
Allah ki, dirilten ve öldürendir. O hiç ölmeyendir. Devamlı diri olandır O.
Ey Allah’ım!
Annemi affet. Kabrini genişlet.
Duamı kabul buyur, ey merhametlilerin en merhametlisi olan yüce Rabbim!
Annemmm…
Vefasız oğlun Erol’un,
Seni hep sevecek…
Anneler günümüz, hepimize sevgi olsun.
"Önyargısız ve samimiyetle sorgularsanız, hakikatin bilgisi (hikmet) size sunulur."
erolyazıcı
/ ABBEYT ♥️
11.05.2025,pazar