Çok eski zamanlarda doğunun uzak bir köyünde yaşayan bir ihtiyarın cins atı varmış,herkes bu ata gıpta ile bakıp kendisinin olmasını istiyordu, fakat ihtiyar adam kim ne kadar para teklif ettiysede kabul etmiyor , atını sevdiğini söylüyor muş.
Kulaktan kulağa atın şôhreti yayılmış ülkenin kralına kadar gitmiş,kralda ata talip olmuş nerdeyse hazinenin büyük bir kısmını teklif etsede kabul etmemiş ihtiyar.
Köylüler,ihtiyara gelerek neden kabul etmedin sen fakir birisin verseydin ya atı diye ama yinede hayır demiş ben atımı seviyorum diye cevap vermiş.
At bir sabah ahırdan kaçmış ,köylüler ihtiyara gelerek ,bak atı satmadin gitti elinden ,daha sefil oldun diye sitem etmişler,ama ihtiyar köylülere ,sadece at kaçtı sonrasında ne olacağını bilmiyoruz, köylüler kızarak gitmişler.
At 10 gün sonra kendi gibi 15 cins atı da peşine takarak yuvaya dönmüş, köylüler hayret ve şaşkınlık içinde ihtiyarın yanına gelip,sen çok şanslısın eskisinden çok daha iyi oldu senin için diye konuşmuşlar,arkadaşlar şuan atlar geldi gerisini bilmiyoruz diye söylenmiş.
Tek oğlu olan çocuğu atları ehlilleştirmeye başlamıştır,aradan birkaç gün sonra çocuk atlardan birini eğitirken düşüp bacağını kırdı, köylüler yine gelip , ihtiyarın oğlunun tek olduğunu ve bakacak başka kimsesi olmadığı için çok daha sefil olacağını söylemişler ,ama ihtiyar köylülere,şuan oğlumun ayağı kırıldı sonrasını bilemiyoruz diye karşılık verince,kendisinin bu anlamsız gelen cevaba kızarak yanından ayrılmışlar.
Kısa bir zaman sonra yan ülkede kral bir durumu bahane ederek savaş açmış , ihtiyarın ülkesinin kralida çok güçlü bir askere sahip olan komşu ülkeye dorenebilmek için ,bütün gençleri seferberlik ilan ederek toplamaya başlamış,tabiki ihtiyarın köyede gelmiş yetkililer,köyde bulunan bütün genckeri askere almışlar,sadece ihtiyarın oğlunun ayağı kırık olduğu için onu almamışlar.
Bizim köylü heyeti yine ihtiyara gelerek ,şanslı olduğunu oğlunu almadıkları için,kendi çocuklarının geri döneceği bile değil ama oğlunun ayağı kırık ta olsa nasılsa iyilesecegini ve yanında kalacağını söylemişler.
Bizim ihtiyarda, arkadaşlar sizler erken konuşma hastalığına yakalanmışsınız,şuan durum böyle ama sonrasında ne olacağını bilmiyoruz diye cevap vermiş.
Hikaye böyle devam ediyor.
Kıssadan hisse nedir dersek dostlar;
Hayatımızdaki olaylara peşin yargılarla bakmadan pozitif düşünerek geleceğimize yön vermeye çalışmak daha akıllıca olacaktır vesselam.
Adnan Kesik