Akordeon Resitali

50’li yaşları geride bırakmış olanlar için anılar bir şarkı gibidir.
Ben diyeyim Rüya gibi her hatıra / Her yaşantı bana, siz başka bir şey deyin.

Kadıköy Bahariye Caddesi’nde yaşlı bir müzisyen, boynunda asılı akordeonu ile önünden gelip geçenlere müzik ziyafeti sunuyor. Bazıları hemen karşısındaki banklarda oturup dakikalarca onu dinliyorlar. Söz yok. Sadece nota var.Ama siz kulağınıza fısıldanırmış gibi anlıyorsunuz notaların dilini:
Sevemez kimse seni / Benim sevdiğim kadar / Sevdiğim sen olmasan / Yaşamak neye yarar

Müzisyen akordeonu ile, dinleyiciler müzikle bütünleşmişken bir genç, kulağında kulaklık kıpır kıpır mağazaların vitrinlerine bakarak Bahariye Yokuşu’na doğru yoluna devam ediyor. Onun dünyası bambaşka: Cıs cıss… Cıs cıss… Cıs cıss…

Hayat devam ediyor.

Taslamalı iki fino köpeği birbirlerine havlıyorlar.
Yumuşak bir ses yükseliyor: Prenses sus! Ne kadar ayıp!
Prenses kuyruğunu kıvırıp sahibinin ayakları arasına dönüyor.

Akordeoncu yeni bir parçaya geçiyor:

Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz / O ağacın altını şimdi anıyor musun

O gün gazetelerin manşetlerinde Trafik Canavarı var. Alt haberlerde, Mesut Yılmaz - Deniz Baykal diyaloğu, başka bir haberde maliye bakanının enflasyon hedefleriyle ilgili açıklamaları yer alıyor.

Akordeoncu devam ediyor:

Unutulmuş birer birer / Eski dostlar eski dostlar / Ne bir selam ne bir haber / Eski dostlar eski dostlar

Bankta oturan kadın ayağa kalkıp akordeoncunun yanına giderek kulağına bir şeyler fısıldıyor.
Biraz sonra ne söylediğini anlıyoruz:

Bir gece ansızın gelebilirim / Beni bekliyorsan, uyumamızsan / Sevinçten kapında ölebilirim

Yoldan aşağı doğru yürüyen yaşlı bir kadın etrafını süzerek olup bitenleri anlamaya çalışıyor.
Sonra o da şarkının melodisine kulak vererek mırıldanıyor. Belli ki bir hatırası var.

Sokak ortasında ellerini sevgilisinin beline sıkıca dolamış, bu yüzden zorlukla yürüyebilen iki genç daha görünüyor. Ne akordeoncu ne müzik ne dinleyiciler ne de şatafatlı mağaza vitrinleri umurularında bile değil!

Güneş tepeye doğru yükseliyor. Başka ülkelerde, başka şehirlerde, başka caddelerde başka başka şeyler yaşanıyor şüphesiz.
Birisi kalkıp akordeoncunun kutusuna 20 lira atıyor.
Akordeoncu ince bir teşekkür ediyor.

Ben de dikilip durduğum yerden yavaş yavaş Pendik minibüslerine doğru yol alıyorum.
Kâh vitrinlere kâh insanlara kâh taşıtlara bakarak ilerliyorum.
Aklımdan aklınıza gelebilecek bin bir şey geçiyor.
Akordeoncunun huzur veren melodileri, yerini korna seslerine ve şehrin bilumum gürültülerine bırakıyor.
Ve hayat devam ediyor.


 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.