18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi 108. yıl dönümü tüm Türkiye’de kutlanacak. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale’yi geçilmez kılan tüm kahramanlarımız saygıyla ve minnetle anılacak. Peki, 18 Mart’ta ne oldu? İşte 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin anlam ve önemi…
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi, her yıl 18 Mart günü tüm Türkiye’de kutlanılan millî gündür. I. Dünya Savaşı sırasında 18 Mart 1915 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’nun zaferiyle sona eren Çanakkale Deniz Savaşları’nın anıldığı bu özel gün, her sene kutlanmaktadır.
Çanakkale Savaşı Türk Tarihine damga vurmuş bir savaştır. Bu savaş tarihimize adını altın harflerle yazdırmıştır. Türk Milleti bu savaşta pek çok kardeşini kaybetmiştir. Ancak yine de millet birlik olmuş ve çok büyük bir zaferi elde etmiştir.
Kahraman Türk ordusunun Çanakkale Cephesi’nde verdiği mücadele yalnızca Türk tarihinin değil bütün dünya tarihinin akışını etkileyecek derecedeydi. Bu cephede alınan galibiyet dünya ülkelerinin güç dengelerini değiştirmiş ve Türk milletinin belirleyici ve yönlendirici gücünü bir kere daha gözler önüne sermiştir.
Her siperde ayrı bir destan başlatan askerlerimiz, düşmana karşı verdiği mukaddes mücadeleyi zaferle sonuçlandırdığında, dünya tarihinin zirve sayfalarına da “Çanakkale Geçilemez!” ilkesini bir daha silinmemek üzere yazdırmıştır.
Çanakkale Cephesi’nin Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini de ateşlemiştir.
Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyet söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu sonsuza dek anımsatacak bir “anıt cephe” dir. Çünkü Türk ordusu üstün muharebe taktiklerini, silah gücü bakımından çok üstün bir güce karşı ustalıkla kullanmıştır.
Bununla beraber dünya harp tarihi, Çanakkale’de Türk askerinin insancıllığını savaş alanlarında bile yitirmediğine, düşmanına dahi merhamet gösterebildiğine şahit olmuştur.
* Birinci Dünya Savaşı başladığında Bulgaristan Sofya’da ‘ateşemiliter’ olan Mustafa Kemal, gönüllü olarak Çanakkale Savaşı’na katıldı. Mustafa Kemal, Kasım 1914’te, Başkomutanlık Vekaleti’ne müracaat ederek cephede aktif bir göreve getirilmek istedi, ancak kendisine, “Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Ateşemiliterliği’ni daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz” cevabı verildi. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Aralık 1914’te Sofya’dan Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya bir mektup yazarak cephede aktif görev alma isteğini şu sözlerle yeniledi: “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’’da ateşemiliterlik yapamam! Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz.”
* Mustafa Kemal, bu ısrarları üzerine, 20 Ocak 1915’te, Esat Paşa komutasındaki, 3. Kolordu’ya bağlı olarak Tekirdağ’da kurulacak 19. Tümen Komutanlığı’na atanmıştır.
* Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşlarına ‘yarbay’ olarak başlamıştır, fakat beş hafta sonra 1 Haziran 1915’te ‘albay’ oldu.
* 2 Şubat 1915’te Tekirdağ’a gelen Mustafa Kemal 19. Tümeni kurma çalışmalarına başlamış, 25 Şubat 1915’te, Tekirdağ’daki 19. Tümen Komutanlığı, Eceabat’a nakledilmiş ve Mustafa Kemal 19. Tümen ve Eceabat Bölge Komutanlığı’na getirildi. (19. Tümene ek olarak, 9. Tümenin 2 piyade alayı bazı topçu birlikleri de Eceabat Bölge Komutanlığı emrine verildi)
* 23 Mart 1915’te Eceabat Bölgesi Komutanlığı genişletilerek, ‘Müstehkem Mevki Rumeli Bölgesi Komutanlığı’ adını aldı ve komutanlığına Albay Halil Sami Bey getirildi. Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen ordu yedeğine alınarak 3. Kolordu Komutanlığı’nın emrinde yine Eceabat’ta bırakıldı. 24 Mart 1915’te Mustafa Kemal, bir aydır devam ettirdiği Eceabat Bölgesi Komutanlığı’nı Albay Halil Sami Bey’e bırakarak 19. Tümen Komutanlığı’na döndü.
* 18 Nisan 1915’te, Mustafa Kemal’in komutasındaki 19. Tümen, Çanakkale’ye yeni atanan Mareşal Liman von Sanders’in komutasındaki 5. Ordu’nun yedeğine alınarak Bigalı köyüne gönderilmiştir. Böylece Mustafa Kemal, Eceabat’tan Bigalı’ya geçti.
* Çanakkale Savaşı öncesinde, Osmanlı ordusunun başındaki Alman General Liman von Sanders Paşa, Çanakkale’ye İngiliz çıkarmasının, Saroz Körfezi ve Anadolu kıyılarından, özellikle Bolayır’dan yapılacağını düşünürken, Yedek Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale’ye İngiliz çıkarmasının Anafartalar bölgesinden; Alçıtepe ve Kocaçimen’den yapılacağını söyledi. Gelişmeler, Mustafa Kemal’i haklı çıkardı.
* 25 Nisan 1915’te İngiliz, Fransız ve Anzak birlikleri Çanakkale’de sabaha karşı Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale sahillerinden çıkarma yapmaya başladı. Seddülbahir’e çıkan düşman, kıyı topçusunun yoğun ateşi ve kuvvetlerimizin karşı taarruzuyla durduruldu, Kumkale kıyılarından yapılan çıkarma gelişemedi, Arıburnu’na çıkan düşman ise Mustafa Kemal komutasındaki birliklerce geri püskürtüldü ve bozguna uğratıldı.
Çanakkale’ye 25 Nisan 1915 günü saat 05.30 civarında ayak basan düşman çıkarma birlikleri, 09.45’te karşılarında Mustafa Kemal’i ve 57. Alay’ı buldu. 25 Nisan 1915’teki ilk çıkarma başladığında Çanakkale Bigalı Köyü doğusunda Değirmenlik mevkiindeki karargahında bulunan 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, çıkarmayı haber alır almaz, (Maltepe’deki 77 Alay ve 9. Tümenden aldığı raporlarla), inisiyatif kullanarak, 07.45’te karargahından hareket etti ve 57. Alay ile birlikte saat 09.40’ta Kocaçimen’e vardı.
Orada yaklaşık 10 dakika 57. Alay’ı dinlenmeye bırakarak kendisi atına atlayıp sarp araziden Conkbayırı’na gitti. Buraya geldiğinde, 27. Alay 2. Taburun ‘Balıkçı Damlarındaki’ savunma müfrezinden arta kalan erlerin, 261 rakımlı tepeye (Conkbayırı’nın güneyindeki platonun üzerinden kuzeye) doğru geri çekildiklerini gördü.
İşte tam o an atından inen Mustafa Kemal, düşmandan kaçan Türk erlerinin tam önünde durarak o ünlü konuşmasını yaptı. Kaçan erlere süngü taktırıp yere yatırarak, bozguna uğramış bir birlikten arta kalanlardan bir savunma hattı kurdu.
Mustafa Kemal komutanlara verdiği emirde şu ifadeleri kullandı: “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir.”
Türk ordusunun yeniden savaş durumuna geçtiğini gören düşman kuvveti neye uğradığının şaşkınlığını yaşarken imdada yetişen 57. Alay ve 8. Tabur düşmana saldırdı. Conkbayırı sırtlarında yaşanan boğaz boğaza çatışma sonunda 57. Alay’ın neredeyse tamamı şehit oldu, ama düşman bozguna uğratıldı. Mustafa Kemal’in ifadesiyle savaşı kazandığımız an bu andır.
Mustafa Kemal, yönettiği, 25 Nisan 1915 taarruzunu, saat 22.00’de 3. Kolordu Komutanlığı’na çektiği telgrafta şöyle anlattı: “Sağ kanatta Alay 57, sol kanatta Alay 77, Alay 27, Arıburnu istikametinde taarruz etmektedir. Düşman mavnalara binip kaçmaya başladı. Umum cephede düşmana taarruz ve (düşmanı) takip ediyorum. Sağ kanatta taarruz eden Alay 57’yi Alay 72’den bir taburla takviye ederek hücuma sevk ediyorum.”
* Mustafa Kemal, 25 Nisan 1915’teki Arıburnu taarruzunda gösterdiği başarıdan dolayı ‘Arıburnu Kuvvetler Komutanlığı’na getirildi ve 25 Nisan 1915’ten 16 Mayıs 1915’e kadar bölgedeki tüm kuvvetleri tek başına komuta etti.
* 25-26 Nisan 1915’te düşman Arıburnu ve Conkbayırı’ndan yeni çıkarmalar yaptı ve her seferinde karşısında Mustafa Kemal’in komutasındaki Mehmetçiği buldu. Örneğin, 26 Nisan tarihinde Conkbayır’na yapılan taarruzu Mustafa Kemal, daha sonra Kemalyeri diye adlandırılacak yerden yönetti, Kanlısırt-Kırmızısırt hattında düşmana ağır kayıplar verdirerek, düşmanı kıyıya çekilmeye zorladı.
* Bu başarılarından dolayı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 27 Nisan 1915’te, Mustafa Kemal’e bir kutlama telgrafı çekti: “Başarınızı kutlarım. Raporlarınızı Başkomutanlık Vekaleti Yüksek Makamına arz ediyorum. Emrinize verilen 33. Alay ile birlikte düşmanı denize dökünüz. Donanmamız bizi ateşle destekleyecektir. Allah’ın yardımı bizimledir.”
Esat Paşa, 30 Nisan 1915’te bir kere daha Mustafa Kemal’e kutlama telgrafı çekti: “Geceli gündüzlü devam eden harbi, başarı ile yöneterek her an bir başka surette belirmekte olan fedakar hizmetlerinizin devamını bekler, sizi yürekten kutlarım.”
* Mustafa Kemal, Çanakkale’deki başarılarından dolayı 30 Nisan 1915’te Gümüş İmtiyaz Madalyası almış, bunu Altın ve Gümüş Liyakat Madalyaları izledi.
* 1 Mayıs 1915’te, Mustafa Kemal’in komutasındaki 19. Tümen, Arıburnu cephesinde düşmana taarruz etmiş, istenen sonuç alınamayınca, Mustafa Kemal, 2 Mayıs’ta taarruzu durdurdu
* 9-10 Mayıs 1915’te Arıburnu cephesinin sağ yanından taarruza geçen düşman, Mustafa Kemal’in 19. Tümeni’ne bağlı birliklerce durdurulmuş ve geri püskürtüldü.
* 10 Mayıs 1915’te, Mustafa Kemal’in Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye, 3. Kolordu Komutanlığı’nın emriyle ‘Kemalyeri’ adı verildi.
* 11 Mayıs 1915’te Başkomutan Vekili Enver Paşa, öğleden sonra 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa ile birlikte Kemalyeri’ndeki Arıburnu karargahına gelerek cephe hakkında Mustafa Kemal ile görüştü.
* 16 Mayıs 1915’te, Edirne Valisi Hacı Adil Bey, Gelibolu Mutasarrıfı Rıfat, Eceabat Kaymakamı Rahmi, Keşan Kaymakamı, Gelibolu Jandarma Komutanı’nın oluşturduğu bit heyet, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa ile beraber Kemalyeri’nde Mustafa Kemal’i ziyaret ederek cephede gösterdiği fedakarlık ve kahramanlık nedeniyle kendisini tebrik etti.
* 17 Mayıs 1915’te Mustafa Kemal, Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ayrılarak 19. Tümen Komutanlığı’ndaki görevine döndü. Ayrıca 19. Tümen, Kuzey Grubu Komutanlığı’na bağlandı. Mustafa Kemal, Arıburnu Komutanlığı’ndan ayrılırken emrindeki birliklere yazdığı veda yazısında: “23 gün sevk ve idare etmek mutluluğu kazandığım siz demir kitlenin, Allah’a sığınarak yaptığı hücum iledir ki düşmanın 20 bini aşan kuvveti Arıburnu’nda yok edildi. 23 günlük ateşli ve kanlı ortak çabalarımız anısının samimi ve temiz duyguyla korunacağından eminim” dedi.
* 17 Mayıs 1915’te Mustafa Kemal’e, Arıburnu muharebelerindeki başarısından dolayı padişah adına ‘Muharebe Altın Liyakat Madalyası’ verildi.
* Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1915’te Anafartalar Grup Komutanlığı’na getirildi. Bu görevi Çanakkale’den ayrılacağı 10 Aralık 1915’e kadar devem etti. Anafartalar Grup Komutanı olarak emrinde 3 kolordu (2., 16., 15. kolordular) vardı. Bu, Ordu Komutanlığı niteliğinde bir komutanlık anlamına geliyordu. Turgut Özakman’ın da belirttiği gibi, “Çanakkale Savaşı boyunca, Liman Paşa dışında hiçbir komutan, bu kadar uzun zaman, bu kadar çok birliği ve bu kadar geniş bir alanı komuta etmemiştir.”
* 23 Mayıs 1915’te, gösterdiği başarılardan dolayı Mustafa Kemal’e Alman İmparatoru tarafından ‘Demir Haç’ nişanı verildi.
* 30 Mayıs 1915’te, Çanakkale Ağıldere’de İngilizlerle şiddetli çarpışmalar yaşandı, Mustafa Kemal’in komuta ettiği ordular Ağıldere muharebesini kazanamadı.
* 1 Haziran 1915’te Mustafa Kemal’in albaylığa yükselmesi nedeniyle Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa, Mustafa Kemal’e tebrik telgrafı çekti: “Yeni rütbenizi tebrik ederim. Bu terfi, görmekte olduğunuzu büyük ve fedakarane hizmetlerinize karşılık bir mükafat değil, ancak memlekete daha mühim ve ordumuza daha kıymetli hizmetler görebilecek mevkilere erişmek için geçilmesi gereken bir basamaktır.”
* 4-5 Haziran 1915’te İngilizlerin gece Arıburnu cephesindeki siperlere saldırmaları üzerine başlayan mücadeleyi, sabaha karşı Düztepe’deki karargahından Tümen cephesine gelen Mustafa Kemal yönetmiştir. 19. Tümen birlikleri, işgal edilen siperleri düşmandan geri aldı.
* 7 Haziran 1915’te Mustafa Kemal, Kemalyeri’ne giderek 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa ile görüştü ve tümeni için yeterli miktarda el bombası istedi.
* 29 Haziran 1915’te, Başkomutan Vekili Enver Paşa, Şehzade Ömer Faruk Efendi ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Cahit Yalçın, Gelibolu’da 5. Ordu Karargahı’nı ve Kemalyeri’ni ziyaret etmişler. Daha sonra da Düztepe’de 19. Tümen Karargahı’nda Mustafa Kemal’i ziyaret etti.
* 15 Temmuz 1915’te Mustafa Kemal’e başarılarından dolayı, Takfon Harp Madalyası verildi.
* 16 Temmuz 1915’te gazeteci, yazar ve şairlerden oluşan bir heyet Gelibolu’ya gelerek 5. Ordu ve 3. Kolordu karargahlarını gezdi. Heyet, Cesarettepesi’ne giden yolun düşman kontrolünde olmasından dolayı Mustafa Kemal’i ziyaret edemedi, fakat telefonla konuşarak başarılar diledi.
* 6-7-8 Ağustos 1915’te İngilizlerin Arıburnu cephesine ve Conkbayırı’na saldırmaları üzerine çok kanlı çarpışmalar olmuştur. Mustafa Kemal, 7 Ağustos 1915’te saat 05.05’te, Kuzey Gurubu Komutanlığı’na yazdığı raporda: “Düşman gece yarısından başlayarak topçusuyla şiddetli ateş altına aldığı 18. ve 27. Alay cephelerine, saat 04.30’da hücum etmişse de Allah’ın yardımıyla ağır kayıplar verdirilerek hücum sonuçsuz bırakılmıştır” dedi.
* 8 Ağustos 1915’te Conkbayırı İngilizlerin eline geçti. Mustafa Kemal saat 19.00’da Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa’ya, Conkbayırı bölgesindeki kritik durumu belirterek 5. Ordu Komutanı Liman von Sandersi’i ikaz etmesini bildirmiştir. Conkbayırı’ndaki durumun iyice kötüye gitmesi üzerine, 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders adına Kurmay Başkanı Albay Kazım (İnanç), Mustafa Kemal’i telefon başına çağırarak ‘durumu nasıl gördüğünü’ sordu. Mustafa Kemal bu soruya: “Bütün mevcut kuvvetlerin, komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!” diye cevap verince, şaşıran Kurmay Başkanı, “Çok gelmez mi?” diye sorunca, Mustafa Kemal: “Az gelir!” cevabını verdi.
İşte o kritik aşamada Mustafa Kemal gece saat 21.45’te Mareşal Liman von Sanders’in emriyle Anafartalar Grubu Komutanlığı’na getirildi ve 9 Ağustos 1915 günü sabahın ilk ışıklarıyla taarruz emri verildi. Mustafa Kemal, gece saat 01.30’da Anafartalar Grubu Komutanlığı karargahının bulunduğu Çamlıtekke’ye giderek grubun komutasını eline aldı.
* 9 Ağustos 1915’te Mustafa Kemal’in komutasındaki kuvvetler Anafartalar bölgesinde düşmana saldırdı. Mustafa Kemal, 7. ve 12. Tümenlerin sabaha karşı başlayan taarruzunu, Anafartalar bölgesindeki bir tepeden başından sonuna kadar yönetmedi. Düşman bozguna uğrayarak kaçtı. Taarruz sonrasında Mustafa Kemal akşamüzeri Anafartalar’dan ayrılıp Conkbayırı’na hareket etti. Yol üzerinde Çamlıtekke’de, Liman von Sanders ile görüşerek akşam, Conkbayırı ile Suyatağı arasındaki 8. Tümen Karargahı’na gelmiştir. Burada son durumu inceleyerek, 10 Ağustos 1915 şafağında yapılacak taarruzun son hazırlıklarını tamamladı.
* 10 Ağustos 1915’te, Mustafa Kemal, İngilizlerin 8 Ağustos 1915’te ele geçirdiği Conkbayırı’na taarruz etti. Mustafa Kemal taarruz öncesinde askerlerine: “Askerler! Karşınızdaki düşmanı mağlup edeceğinize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız.”
8. Tümen alayları tarafından başlangıçta sadece süngü hücumuyla gerçekleşen bu taarruzda 4 saat süren kanlı süngü muharebeleri sonunda Conkbayırı’nın tamamı ele geçirildi. Düşmana çok büyük kayıplar verdirilen bu savaş sırasında Mustafa Kemal, göğsündeki saate isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralandı. Mustafa Kemal, Conkbayırı’nı geri aldıktan sonra öğleden sonra 8. Tümene veda ederek Anafartalar Grubu Karargahı’na döndü.
* 16 Ağustos’ta İngilizler, Anafartalar cephesindeki Kireçtepe’ye taarruz etmiş, Mustafa Kemal ateş hattında 5. Tümen Karargahı’nın bulunduğu 161 rakımlı tepeden savaşı yönetti.
* 1 Eylül 1915’te Mustafa Kemal’e, Gelibolu’daki üstün başarılarından dolayı Gümüş Liyakat Madalyası verildi.
* Mustafa Kemal, Çanakkale’de 20 Eylül 1915’te rahatsızlandı.
* Mustafa Kemal, 27 Eylül 1915’te Liman von Sanders’e, Anafartalar Grubu Komutanlığı’ndan istifa edeceğini bildirdi. İstifa gerekçesi olarak, Enver Paşa’nın son gelişinde kendisini ziyaret etmemesini gösterdi. Ancak istifası kabul edilmedi.
* 31 Ekim 1915’te Enver Paşa, 3 Kasım 1915’te Ayan ve Mebusan Meclisi üyeleri Çanakkale’de Mustafa Kemal’i ziyaret etti.
* 7 Kasım 1915’te, İngiliz Savaş Kabinesi Çanakkale’yi boşaltma kararı aldı.
* 11 Aralık 1915’te Mustafa Kemal İstanbul’a gelirken, onun yerine Anafartalar Grubu Karargahı’na Fevzi (Çakmak) Paşa atandı.
* 19-20 Aralık 1915’te İngilizler, Çanakkale’deki siperleri boşaltarak çekilmeye başladı.
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları’ndaki bütün planlarını, kararlarını, emirlerini, başarılarını, yaşanan sıkıntıları ve çelik iradesini ‘Anafartalar Muharebelerine Ait Tarihçe’ ve ‘Arıburnu Muharebeleri Raporu’ adlı anılarından belgeleriyle ve bütün ayrıntılarıyla anlattı. Mustafa Kemal’in anlattıklarını, Çanakkale Savaşlarına katılan diğer komutanların anıları da doğrulamaktadır.
Çanakkale Savaşı, batılı ülkelerin oluşturduğu itilafa karşı Osmanlı Devleti’nin savunmada olduğu bir savaşın adıdır. Osmanlı Devleti’nin Çanakkale Savaşında bütün bir millet olarak destan yazdığı savaştır. 3 Kasım 1914 yılı-18 Mart 1915 yılı tarihleri arasında deniz savaşları olarak yapılmış, 25 Nisan 1915-9 Ocak 1916 tarihleri arasında ise Gelibolu yarımadasında kara savaşları olarak yapılmıştır.
İtilaf devletleri, bu savaşta Çanakkale Boğazını ve İstanbul’u ele geçirmeyi amaçlamışlardır. Eğer Çanakkale Boğazı’nın İtilaf Devletleri’ne geçmiş olsaydı Rusya’ya her türlü desteği kolaylıkla sağlayabileceklerdi. Bunun için ilk olarak Çanakkale Boğazı’na 1915 yılı şubat ayında saldırılar başlamıştı. 18 Mart 1915 tarihinde ise en güçlü saldırı yapılmıştır. Bu saldırılara karşı Osmanlı Ordusu’nun savaş stratejisi olarak boğaza döşediği mayınlar ile düşman donanmasında ağır kayıplar vermesini sağlamıştır.
Donanma için büyük öneme sahil olan Nusret Mayın Gemisi’nin batırılması ile itilaf Devletleri birlikleri bozguna uğratılmış ve deniz saldırısından vazgeçmek zorunda bırakılmışlardır. 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’nda kara çıkartması yaparak saldırıya devam etmişlerdir.
Ancak Osmanlı ordusu ile birlikte Türk milletinin büyük mücadelesi sonucunda büyük bir mağlubiyete düşmüşlerdir. Toplamda üç defa kara çıkartması yapan itilaf devletleri üçüncü yenilgi sonrasında 1916 yılı aralık ayında Gelibolu Yarımadası’ndan çekilmek zorunda kalmışlardır.
Zorlu bir savaş olan Çanakkale Savaşı Türk tarihinde destan olarak nitelendirilir. Güçlü bir donanmaya sahip olan itilaf devletlerine karşı daha zayıf bir ordu ile çok büyük bir zafer elde edildiğinden Türk milletinin kazandığı zafer olarak tarihe geçmiştir.
Bir dünya savaşının sadece bir cephesi olsa da Çanakkale hem kazanan hem de kaybeden için pahalıya mal oldu. Tarihin en büyük ve en çetin savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale’de hem karada hem denizde verilen mücadelelerde iki taraf 500 binden fazla zayiat verdi.
İtilaf Devletleri donanmaları 18 Mart 1915’te Osmanlı ordusu tarafından bozguna uğratılmıştır ve Çanakkale Savaşı’nın deniz savaşı bölümü sona ermiştir.
Gelibolu Yarımadası’na yapılan kara çıkartmaları yine Osmanlı ordusunun büyük çabası ile bertaraf edilmiştir.
İtilaf birlikleri 19-20 Anafartalar ve Arıburnu’ndan, 9 Ocak 1916’da da Seddülbahir’den çekilmesiyle büyük yenilgiye uğramıştır.
Dünya Savaşı’nın gidişatı değişmiştir. Bu savaş Batı ülkelerinin beklentilerinin tersine gelişmelerle sonuçlanmıştır.
Çarlık Rusya’nın çöküşünü hızlandırmıştır. Bu savaşın sonucunda İngiltere’de yönetim değişikliği olmuştur.
Türk tarihine büyük bir destan olarak yazılmış ve Anadolu toprakları ve Boğazların Türkler hâkimiyetinde kalmasını sağlamıştır.
* Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım. (Mustafa Kemal Atatürk)
* Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur. (Mustafa Kemal Atatürk)
* Harpte iki meş’um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körükörüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız. (İngiliz Başbakanı Asquith)
* Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum. (Churchill)
* Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir. (Churchill)
* Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se’bat cihetiyle takdir ve senaya liyakati, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşman taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir. (Alman Generali Uman von Sanders)
* Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, * Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar. (General Tawshend)
* Çanakkale Boğazı’ndaki Türkler ve Almanlar da 18 Mart’ı aralıksız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki hasar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cephane durumu-ciddiyetini koruyordu. (Robert Rhodes James)
* Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir. Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı. (Sami Paşazade Sezai)
* Zafer, “zafer benimdir” diyebilenindir,
* Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.
* Zaferin büyüklüğü, savaşın çetinliği ile ölçülür.
* Zafer, barışın en kısa yoludur.