1 Şubat Gecesi: Yazıya Düşen Zaman
Uzun bir aradan sonra günlüğümü elime aldım nihayetinde. "Uzun" dediysem öyle yılları devirdiğim bir ara değil, belki bir ay, belki biraz daha fazla. Ama günlük dediğin öyle kaldığın yerden devam etmez, her gün değişir, her an yeni bir şey katar insana. Yazmak, bazen sadece kelimeleri yan yana dizmek gibi gelir ama aslında bir düşünce inşasıdır. Düşünceler yazıyla olgunlaşır, serpilen bir ağaç gibi gelişir. Yazmazsanız kökleriniz zayıflar, zihninizin toprağı kurur.
Bir dostum var, altı yaşından beri okuyor, yazıyor. Gerçek bir münevver: Saliha Malhun. Onun yazılarını her okuduğumda başka bir dünyaya çekildiğimi hissediyorum. Kelimeleri incelikli, düşünceleri derin, kalemi berrak... Kitapları henüz yok ama olmalı. Çıksa, yirmi tane sipariş eder, dostlarıma dağıtırım. Onun yazılarını okumak, bir düşünce yolculuğuna çıkmak gibi. Bursa’nın filozofu diyebilirim ona, hatta Türkçeye ve Türklüğe sahip çıkan bir bilge.
Onu anlatmak günlük yazmak gibi değil, daha çok yıllık tutmak gerekir. Çünkü bazı insanlar sadece bir yazıya değil, zamana iz bırakır. Ve bazı geceler, kalemi eline almak, bir düşünceyi kâğıda düşürmek, o izlere dokunmak gibidir.
İşte 1 Şubat gecesi… Bir filozof kadını anarak, yazıya ve düşünceye selam ederek...